En İyi Bitiş Cümlesine Sahip 25 Roman

Spoiler içerir! "Bir romanın ilk cümlesi, okurun o kitapla ilişkisini belirleyebilir.

En İyi Bitiş Cümlesine Sahip 25 Roman

Spoiler içerir!

"Bir romanın ilk cümlesi, okurun o kitapla ilişkisini belirleyebilir. İlk cümlenin ilginç olması, merak uyandırması, içtenliği ya da çekiciliği romanın okunurluğunu artırabilir. Bu yüzden ilk cümleler önemlidir. Romanların son cümleleri de önemlidir. Okur, kitabı elinden bıraktığında aklında o son cümle yankılanır. Hatta son cümleyi birkaç kez okuma gereksinimi duyabilir. Romanı okuma süreci sona ermiştir ve o son cümle kalmıştır elinde. Bir vedadır. Yazar okura, okur kitaba veda eder. Ve iyi bir veda da iyi bir veda cümlesinden geçer." Notosoloji harika bir listeye daha imza atmış

İşte o 25 roman:

Kaynak: //www.notosoloji.com/romanlarin-en-...

1. F. Scott Fitzgerald, Muhteşem Gatsby (1925)

s-71ef47eccb1e861c2dd1eb38ed0807c8b0d9be
Böylece ilerlemeyi sürdürüyoruz: durmaksızın geriye fırlatılıp dursa da, akıntıya karşı yol alan tekneler.

2. James Joyce, Ulysses (1922)

s-7ba227194c0d8270b9c77dc9ac9204b7d96f4b
(…) Genç bir kızken ben de bir Dağ çiçeğiydim orada evet saçıma Endülüslü kızların taktığı gibi takınca ya da kırmızı mı taksam evet ve nasıl öpmüştü beni Mağribi surunun altında ben de dedim ki bu da olur bir başkası daha iyi olacak değil ya sonra gözlerimle tekrar sormasını istedim evet sonra ister misin diye sordu evet ne olur evet de dağ çiçeğim dedi önce sarıldım ona evet ve onu kendime çektim göğüslerime dokunsun diye safi parfüm evet kalbi deliler gibi çarpıyordu evet dedim evet isterim Evet.

3. George Orwell, 1984 (1949)

s-239f4fc929095ff7bbe3331c38c18e408cab7e
Büyük Birader’i çok seviyordu

4. Charles Dickens, İki Şehrin Hikâyesi (1859)

s-d891ef9b1c9b26e24f44e203166794a2130527
Bugüne dek yaptığım iyi, en iyi şey bu. Yakında kavuşacağım huzurun bugüne dek yaşadıklarımın en iyisi olacağını biliyorum.

5. James Joyce, Dublinliler (1914)

s-d25c6b3b1b6d4b4c4a26382ea107aca72d18b1
Ruhu yavaşça bayılır gibi oldu işitince karın hafifçe yağdığını evren boyunca ve yağdığını hafifçe, nihai sonlarının inişi gibi, bütün yaşayanların ve ölülerin üstüne.

6. Vladimir Nabokov, Lolita (1955)

s-c466aafa5c7e337f70aef32a9ad2a6c93604f4
Ki bu da seninle benim paylaşabileceğimiz tek ölümsüzlük olabilir, Lolita’m benim

7. Italo Calvino, Bir Kış Gecesi Eğer Bir Yolcu (1979)

s-724567e3f6223978f0896ca9a4e0e3e82f53af
“Bir dakika,” diyorsun sen, “Italo Calvino’nun Bir Kış Gecesi Eğer Bir Yolcu romanını nerdeyse bitiriyorum.”

8. Herman Melville, Kâtip Bartleby (1853)

s-c180fb5852685ac96a67fa219b163d087b3cfb
Vah Bartleby! Vah insanlık!

9. Gabriel García Márquez, Yüzyıllık Yalnızlık (1967)

s-c84934c5af7fe37f7a3dd401c3ba472b16de5a
Son satıra gelmeden önce, o odadan bir daha çıkamayacağını anlamış bulunuyordu. Çünkü elyazmalarında Aureliano Babilonia’nın şifreleri çözdüğü anda aynalar (ya da seraplar) kentinin rüzgârla savrulup yok olacağı, insanların anılarından silineceği ve yazılanların evrenin başlangıcından sonuna dek bir daha yinelenmeyeceği yazıyordu. Çünkü yüzyıllık yalnızlığa mahkûm edilen soyların, yeryüzünde ikinci bir deney fırsatları olmazdı

10. Jack Kerouac, Yolda (1957)

s-dfa04455d38c66e6b6bcb6890655d8e9f6f45d
Ya işte böyle, Amerika’da günbatımı olunca bazen nehrin kenarındaki yıkık iskeleye oturur, New Jersey’nin üstünde göz alabildiğine uzanan gökyüzünü seyreder, inanılmayacak kadar büyük bir tümsek halinde Batı Kıyısına doğru yuvarlanan o toy toprakların, başını alıp giden yolların ve sonsuzlukta oturup hayal kuran insanların varlığını hissederim, derim ki Iowa’da çocuklar ağlıyordur şimdi, ağlamalarına izin verilen yerde, o gece gökte yıldız olmayacaktır, Tanrı bir Paf Puf Ayı’dır orada, bilmez misiniz, akşam yıldızı çayırın üstüne ölgün ışıklarını dökmektedir, az sonra esaslı bir gece çökecektir, dünyayı kutsayan, bütün nehirleri karartan, tepeleri sarıp sarmalayan, son kıyıyı da kapayan gece, ve kimse kimseye ne olacağını bilmeyecektir, yaşlanmanın çaresiz sefaletinden başka, işte o zaman Dean Moriarty gelir aklıma, ardından ihtiyar Dean Moriarty, bulamadığımız baba, ve gene Dean Moriarty.

11. Miguel de Cervantes - Don Kişot (1605)

s-b48810084079ed3f680d5b2f65cc75cb0066ff
Sen böylece Hıristiyanlık görevini yerine getirmiş, seni sevmeyene iyi nasihat vermiş olursun; ben de yazdıklarının meyvesini bütünüyle, istediği şekilde toplamış ilk kişi olmak şerefine erişirim; çünkü benim tek isteğim, şövalye kitaplarının uydurma, saçma öykülerini, insanların gözünden düşürmekti; benim gerçek Don Quijote’min öyküleri sayesinde tökezlemeye başladılar bile; hiç şüphe yok, sonunda yere kapaklanacaklar.

12. Herman Melville, Moby Dick (1851)

s-9c59d8b3cd776218edd1c53aabb95be44d79fa
Sonra her şey yok oldu birden. Ve denizin alabildiğine geniş kefeni, başladı dalgalanmaya beş bin yıl önce dalgalandığı gibi.

13. Lewis Carroll, Alice Harikalar Diyarında (1865)

s-12884361d5d855779de8b5d2a4450c05230d88
Sonunda, bu küçük kardeşin nasıl büyüyüp ileride kendisi gibi bir kadın olacağını düşündü. Nasıl daha olgun yaşlarda da, çocukluk çağının o saf ve sevgi dolu kalbini taşıyacağını, nasıl çevresine başka küçükleri toplayıp, onların uyanık gözlerini garip masallarla (belki de yıllar önceki Harikalar Ülkesi düşüyle) parlatacağını; kendi küçüklüğünü ve o mutlu yaz günlerini anımsayarak nasıl onların çocuk dertleriyle dertlenip çocuk sevinçleriyle sevineceğini düşündü.

14. Albert Camus, Yabancı (1942)

s-00fabc8afd35f3ca1afc7a30955ad467df0695
Her şey tamam olsun, kendimi pek yalnız hissetmeyeyim diye, benim için artık, idam günümde bir sürü seyirci bulunmasını ve beni nefret çığlıklarıyla karşılamalarını dilemekten başka bir şey kalmıyordu.

15. Salman Rushdie, Geceyarısı Çocukları (1981)

s-590390af00668f1ba618fc28c7bd5ce9be048e
Evet beni çiğneyecekler, sayılar üzerimden geçecek bir iki üç, dört yüz milyon beş yüz altı, beni sessiz toz zerrelerine çevirecekler, tıpkı zaman içinde oğlum olmayan oğlumu, onun oğlu olmayan oğlunu ve onun oğlu olmayan oğlunu ezip geçecekleri gibi, ta ki bin birinci nesle kadar ta ki bin bir geceyarısı korkunç yetilerini dağıtana ve bin bir çocuk ölene kadar çünkü geceyarısı çocuklarının ayrıcalıkları ve lanetleri çağlarının hem efendileri hem de kurbanları olmaktır, kendilerinden vazgeçip kalabalıkların imha edici girdabına çekilmek ve yaşarken bulamadıkları huzuru ölürken de bulamamaktır.

16. Emily Brontë, Uğultulu Tepeler (1847)

s-c592b4754530569ea82ab1138cba0390cf128a
Durgun gökyüzü altında mezarların etrafında şöyle bir gezindim. Fundalarla çançiçekleri aracında uçuşan pervanelere baktım. Çimenler arasında soluk alan usul rüzgârı dinledim, “insan nasıl olur da bu güzel yerde uyuyanların uykularında rahat bulmadıklarını düşünür?” diye şaşırdım

17. George Orwell, Hayvan Çiftliği (1945)

s-740fec995b76f9d4aa8373226894e73d6bfcdb
Dışarıdaki hayvanlar, bir domuzdan bir insana, bir insandan bir domuza, gene bir domuzdan tekrar bir insana baktılar. Fakat hangisinin domuz, hangisinin insan olduğunu bilmek imkânı kalmamıştı.

18. J. D. Salinger, Çavdar Tarlasında Çocuklar (1951)

s-6928922dbd22b4b21df26f3a2fa97102b2ca7d
Sakın kimseye bir şey anlatmayın. Herkesi özlemeye başlıyorsunuz sonra.

19. Ernest Hemingway, Silahlara Veda (1929)

s-ebb24cdb387ae1ae15e498a902ca5986d77dca
Hastaneden ayrıldım ve yağmurun altında otele doğru yürüdüm.

20. Ernest Hemingway, Yaşlı Adam ve Deniz (1952)

s-7955b2f964e40b1788032c4a3071f9b7ad88d1
Yaşlı adam düşünde aslanları görüyordu.

21. Marcel Proust, Swann’ların Tarafı (1913)

s-39afbc7073191f328c524f80d8fa0c5f4db475
O zamanlar ki hayatımızı oluşturan, birbirine bitişik izlenimlerin ince bir dilimidirler; belirli bir görüntünün hatırası, belirli bir ânın özleminden ibarettir ve evler, yollar, caddeler de, heyhat, seneler gibi uçup giderler.

22. Fyodor Dostoyevski, Suç ve Ceza (1866)

s-bcdd1823249fd06fe2c8c0a979fbcb55f71577
Ama burada, yeni bir hikâye,bir adamın derece derece yenileşmesinin, yavaş yavaş yeniden hayat buluşunun, bir dünyadan başka bir dünyaya geçişinin, şu ana kadar hiç bilmediği yeni bir gerçekle tanışmasının hikâyesi başlıyor. Bu yeni bir eserin konusu olabilir. Ama bizim şimdiki hikâyemiz burada bitiyor.

23. Virginia Woolf, Deniz Feneri (1927)

s-7452efa520ee9133d66523c93defef66d8babe
Yorgun argın fırçasını bırakarak, evet, diye düşündü, gördüm sonunda.

24. Franz Kafka, Dava (1925)

s-b6ad256e9dfd3fb203f3858a98079ed2100999
Yavaş yavaş bir saplantı haline getirdiği davasıyla arasında hiçbir aracı bulunmadığını, kaçınılmaz bir biçimde bu davanın tam merkezinde kendisinin yer aldığını anladığında ise, cezasını beklemeye başlar...

25. Voltaire, Candide ya da İyimserlik (1759)

s-8930b3d3664f95bedf290491843d4cfbddd5f6

Il faut cultiver notre jardin

Türkçesi: arka bahçeyi çapalatmak şart.
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER