G20 tarihinin en sönük zirvesi

ABD'li uzmanlar ve Rus meslektaşları, Maliye Bakanları ve Merkez Bankası Başkanları seviyesinde 23 yıl önce başlayan G20 zirvelerinin en sönüğünün bu yılki zirve olduğunu düşünüyor. Endonezya'nın Bali kentinde yapılmakta olan zirveye Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısı damga vu.

G20 tarihinin en sönük zirvesi

ABD'li uzmanlar ve Rus meslektaşları, Maliye Bakanları ve Merkez Bankası Başkanları seviyesinde 23 yıl önce başlayan G20 zirvelerinin en sönüğünün bu yılki zirve olduğunu düşünüyor.

Endonezya'nın Bali kentinde yapılmakta olan zirveye Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısı damga vururken, ev sahibi Cakarta hükümeti, bazı Batı ülkelerinin baskılarına rağmen Rus lider Vladimir Putin'e davetiye göndermişti. Ancak Putin, "yoğun takvimini" gerekçe göstererek zirveye katılmamış ve yerine Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov'u yollamıştı. Gruba üye olmayan Ukrayna'nın lideri Vladimir Zelenskiy, video bağlantısıyla zirvedeki liderlere seslenmişti.

Zirvenin resmi gündeminde koronavirüs pandemisi sonrasında küresel ekonominin toparlanması, dijital ekonomi ve sürdürülebilir enerji çözümleri olmasına rağmen kulaklar, ABD Başkanı Joe Biden ve Çin Devlet Başkanı Şi Cinping'in göreve gelmelerinin ardından ilk defa yüz yüze yapacağı toplantıdaydı. Biden "Yeni bir Soğuk Savaş yok" diyerek ortamı yumuşatmayı tercih ederken, zirveden somut sonuçlar ve kararlar çıkmayacağına kesin gözüyle bakılıyordu.

Bazı Rus uzmanlarının yorumları, Putin'in zirveye gitmemesinin sebebinin sadece Moskova'ya duyulan tepki olmayabileceğine işaret ediyor. Moskova'daki Valday Uluslararası Tartışma Kulübü'nün yöneticisi Oleg Barabanov, RT'ye şöyle konuştu:

"Hem G20 hem de G7 genelgeçer doğruları sıralayıp duruyor. Her geçen yıl doğru şeylere çağrı yapan çok güzel bildiriler yayımlıyorlar. Ancak bunların siyasi hayatta sahiden ne kadar uygulandığını söylemek güç. Üstelik, her yıl başkanlığı üstlenen ülke o yılın görevlerini belirlerken öncekinin neler eklediğine bakmıyor bile."

Bağımsız Devletler Topluluğu Ülkeleri Enstitüsü Direktör Yardımcısı Vladimir Zarihin de, zirveden önemli bir sonuç beklemiyor:

"Sonuçta, dünyayı yakından ilgilendiren sorunları tartışacaklardı ki bunlardan biri Rusya'yla Batı arasındaki büyük anlaşmazlık. Bunu Putin'in katılımı olmadan tartışmak çok daha zor... Nesnel açıdan, bütün uluslararası kuruluşlar, özellikle Birleşmiş Milletler, etkinliğini kaybediyor. Fakat oralara katılmak, özellikle uzlaşmaya hazır Batılı olmayan ülkelerle iletişim kurmak için anlamlı."

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Putin'in katılmış olmasının diyalog kurmak için daha iyi olacağını söylemişti.

Putin'e yakınlığıyla bilinen uluslararası ilişkiler uzmanlarından Timofey Bordaçev, toplantılarda birlikte fotoğraf verseler de devletlerin kendi politikasını uyguladığına dikkat çekti:

"Format yerinde duruyor; kimse sözünü duyurabileceği kürsüden vazgeçmek istemiyor ama herkes kendi çıkarına göre hareket ediyor. Çin, Batı'nın kendi amaçları ve bakış açısıyla yarattığı bu kurum ve örgütleri aşama aşama yeniden inşa etmeye çalışıyor. Batılı ülkeler için şimdi dünyaya birlikte olduklarını göstermek önemli. Ancak tabi ki genel bildiride hatalardan ve çözülemeyen sorunlardan söz edilmeyecektir."

Siyaset bilimci Andrey Suzdaltsev de, Rusya'nın askeri, ekonomik veya siyasi açıdan eli güçlü olmadığı durumda G20'de Putin tarafından temsil edilmesinin anlamı olmadığını dile getirdi:

"Yine de, uluslararası desteğe sahip olmak şarttır ve Rusya'nın en azından Çin ve Hindistan'la temasları var."

ABD'nin önde gelen düşünce kuruluşlarından Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi (CSIS) Başkan Yardımcısı Matthew Goodman, Washington Post'a verdiği demeçte Rus meslektaşlarıyla benzer yorumda bulundu:

"G20 artık 2008 veya 2009'daki halinde değil. Ortak amaç duygusunu yitirmekteyiz."

Washington'daki yatırım danışmanlığı şirketi International Capital Strategies kurucusu Douglas Rediker, G20 gibi ortamların ülke liderlerinin etkileşime geçmesi için önemli olduğunu belirtse de umutsuz konuştu:

"G20'nin gerçek sonucu tatmin edicilikten çok uzak olacak gibi, o da bir uzlaşmaya varılabilirse. Uzun süredir tepetaklak gidiyor (G20)."

Asya finans krizinin ardından küresel ekonomiye yön vermek isteyen G7 ülkelerinin (ABD, Almanya, Birleşik Krallık, Fransa, İtalya, Japonya, Kanada) çağrısıyla 1999'da kurulan G20'ye şu ülkeler davet edilmişti: Arjantin, Avustralya, Brezilya, Çin, Endonezya, Güney Kore, Güney Afrika, Hindistan, Meksika, Rusya, Suudi Arabistan, Türkiye ve Avrupa Birliği.

Küresel mali kriziyle birlikte (2008-2009) toplantılar devlet ve hükümet başkanları seviyesinde yapılmaya başlandı.

G20'de Şi-Trudeau gerilimi

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Türkiye G20’ye katkı sunmaya devam edecek

 

G20'den aşırı döviz kuru oynaklığını önleme sözü

 

G20 öncesi kafe kaçamağı

 

G20 Zirvesi'nde liderlerden Rusya'ya çağrı

 

G20 liderlerinin BRICS paniği

 

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER