Türk basınında Ersin Tatar fırtınası!

VOLKAN KARSAN - FINANSGUNDEM.COM - LEFKOŞA / KKTC – ÖZEL RÖPORTAJ 3.

Türk basınında Ersin Tatar fırtınası!

VOLKAN KARSAN - FINANSGUNDEM.COM - LEFKOŞA / KKTC – ÖZEL RÖPORTAJ

3. BÖLÜM

Veda zamanı…

Duayen meslektaş Güneri Cıvaoğlu’nun ifadesiyle, “damardan milliyetçi” bir dava adamıyla özel ve güzel sohbetin son günü.

Her sözü, her cümlesi büyük ilgi çeken, her satırı içten bir merak ve heyecanla okunan dev röportajın finali.

Ama bu öyle bir final ki...

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın, siyasi hayatının başlangıç anı Kıbrıs’a geri dönüş kararından önce, takvimler İstanbul’u gösterirken, Türk basın tarihine imzasını attığı bir olay var ki…

İnanın çok şaşıracaksınız!

Nasıl bir fırtına estirmiş, okuyunca çok konuşacaksınız!

Transferleri isim isim sayıyor, hepsi birer yıldız, hepsi birer bomba!

Ama biri var ki…

“Acun’u ben buldum, Televole’ye muhabir yaptık” diyor.

Koca salonu aniden ‘büyük bir itiraf’ kaplıyor…

Yılların sır kutusu yüce makamda aralanıyor.

An itibarıyla, “Nereden çıktı bu Acun? Onu kim keşfetti?” merakının yanıtı geliyor.

Cumhurbaşkanı Tatar’dan.

Adaya dönünce Kanal T ile kendi medyasını kuran Ersin Tatar, siyasette hızla yükselip, Kıbrıs’ın kaderini eline alırken, ekrana kazandırdığı Ilıcalı’nın da servete giden yolunu açmış. Hem de ardına kadar…

Hesabına muhabir maaşı yatarken medya patronu ol, dünyanın en zenginleri arasına gir, fenomen programlarla kendini konuştur, özel jetinle kıtadan kıtaya uç, Avrupa’da futbol kulübü satın al... İnsanın aklına gelir mi bunlar?

Şöhretin zirvesindeki ‘televizyon dahisi’ için espriyi patlatıyor Cumhurbaşkanı.

“Şimdi Acun'u arasak telefonumuza bile bakmaz belki...”

KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, içeriye dolan Kıbrıs'ın neşeli havası eşliğinde, Finans Gündem'e anlatıyor…

“DÜŞÜNEBİLEN, TARTIŞABİLEN, KONUŞABİLEN, SORGULAYABİLEN… BÜTÜN BUNLARI YAN YANA KOYDUĞUMUZDA SİZE KIBRIS TÜRK HALKINI TARİF ETMİŞ OLURUM”

- Sayın Cumhurbaşkanım birkaç da hayata dair soru sormak isteriz. Okuma yazma oranı yüksek bir devlet KKTC. Bunun sırrı nedir?

- İngiliz yönetimi sırasında ve özellikle Atatürk döneminde yüksek tahsile giden çok insan vardı. Bizim kitaplarımız şöyle yazar: Atatürk devrimlerini ilk uygulayan Kıbrıs Türk halkıdır. Türkiye'nin çoğu yerinde Atatürk devrimlerinin daha ne olduğunu anlaşılmamışken bizim halk bunları uyguladı. Yani ilerici bir halk, aydın bir halk. Türkiye'nin Kurtuluş Savaşı’ndan sonra moral de bulmuş bir halk. Atatürk'ü izledikten sonra cesaret bulmuş Atatürkçü bir halk… Düşünebilen, tartışabilen, konuşabilen, sorgulayabilen, bütün bunları yan yana koyduğumuzda size Kıbrıs Türk halkını tarif etmiş olurum.

Ancak bizim şu andaki sıkıntımıza gelirsek, biz kendi insanlarımızı hep kazanmaya çalışıyoruz ama karşımızda Avrupa Birliği var. Türkiye Cumhuriyeti'nin gerçek anlamda menfaatlerine hizmet eder benim politikam. Ben hem Kıbrıs Türk halkının faydasına olduğu için hem de aynı zamanda Türkiye'nin faydasına olduğu için bu siyaseti yürütmekteyim. Doğu Akdeniz politikası ve iki devlete dayalı bu siyaset. Her iki tarafa da yarar. Onun için ben bunu destekledim. Muhalefet bizi farklı göstermeye çalışıyor ama yok öyle bir şey.

“EŞİMLE SOSYAL POLİTİKALAR BAĞLAMINDA ÇOK ÇALIŞMALARIMIZ VAR, SİBEL HANIM BUNLARA MESAİ HARCAR, BU İŞLERİ ONUN DESTEĞİYLE YÜRÜTÜRÜZ”

- Eşiniz Sibel Tatar Hanımefendi, İÜ Hukuk mezunu, avukat, iş kadını, medya yöneticisi, sosyal yanı kuvvetli, yardımsever, girişimci biri. Kıbrıs Türk kadınlarının hayatlarına dokunan çok sayıda projenin mimarı. Kıbrıs Türk toplumunun gözde ve örnek bir çifti olarak da ön plandasınız. Birlikte neler yapmayı seversiniz?

- Sosyal konuları konuşuruz. Benim için çok projeleri var. Aile çalıştayları, çocuk çalıştayları, ihtiyaçlı insanlara yardım yapılması gibi konular… Mesela benim eşim engelli çocuklar için bir koro kurdu. Şarkı söylesinler, mutlu olsunlar diye. Sosyal politikalar bağlamında çok çalışmalarımız var. Sibel Hanım bunlara mesai harcar. Onun desteğiyle bu işleri yürütürüz.

- Çok iyi eğitim almış olan çocuklarınız babalarının yolundan gidecek mi?

- Benim bir kızım doktor, diğeri sanatçı. İkisinin de bu işlere pek merakı yok. Onun için böyle bir derdim de yok. Babadan oğula geçer gibi bir düşünce bizde asla doğru değildir. Bu işler nasip işidir, kısmet işidir. Bu işte bu makama gelen öbürlerinden daha iyidir diye bir durum da yok. Çok iyi bir doktor halkıma çok daha iyi hizmetler veriyordur. Onun için o doktorluğunu yapsın.

“FUTBOL MAÇLARINA, GENÇLERİN SPOR ETKİNLİKLERİNE MUTLAKA GİDERİM, BENİM ORADA GİDİP OTURMAM, O ÇOCUKLARI MOTİVE EDER”

- Merhum Rauf Denktaş gibi fotoğrafçılık konusunda ilginiz ve çalışmalarınız biliniyor. Hobilerinizi anlatır mısınız?  Yoğun çalışma temponuzda boş zaman yaratabiliyor musunuz? Yarattığınızda nasıl değerlendiriyorsunuz?

- Halk içinde halkla birlikte olmak, sadece siyaset için değil insanlarla beraber olmak, onların her anında, derdinde, mutluluğunda yanlarında olmak bambaşka bir olay ve zamanımın çoğu oraya gidiyor. Bir de çeşitli spor faaliyetlerinde hazır bulunmak da benim için önemli. Sadece tuttuğum takımla değil, hemen hemen her maça giderim. Futbol maçlarına, gençlerin spor etkinliklerine giderim. O sporu sevsem de sevmesem de giderim. Benim oraya gidip oturmam, o çocukları motive eder.

Çeşitli kitaplar bastırıyorum cumhurbaşkanlığında. Geçmişe baktığımda merhum Rauf Denktaş çok eserler bırakmış. Sağ olsun Aydın Akkurt kardeşimiz bizi yardım ediyor. Denktaş Bey zamanında da bu işlerin içerisindeydi. Biliyor o işi, bunlar kalıcı eserler olarak iz bırakır. Eğer siz uğraşıp bir şeyler yayınlamazsanız gittiğinizde hoş geldi, hoş gitti, bitti derler.

SHOW TV PROJESİEROL AKSOY'LA HAZIRLADIK, ÖYLE İSİMLER GETİRDİK Kİ İNANMAYACAKSINIZ!  BİZE KATILDILAR, ÇOK ÖNEMLİ İŞLER YAPTIK”

- Kitabınızı konuşursak, “Hiç vazgeçmedim” diyorsunuz! Kıbrıs Türk halkının varoluş davasının dışında, hayatınızda ‘vazgeçmeyeceğiniz” neler var, söyleyebilir misiniz?

- Hayatımız belli. Romanlar da yazdılar hayatımızla alakalı. Ve gerçekten hiç vazgeçmeden buralara geldik. Çünkü çok erken yaşta anamızı kaybettik. Şimdi o da bir darbedir. Çok acılar çektik. Her gün birini duyarım. Biz siyasetin içinde çok insan tanırız. Her gün bir ailenin acısını duyarım. Hayat böyle bir şey. Altı yedi yaşında anneyi kaybeder, ondan sonra aile darmadağın olur. O mesela bir tokattır, orada insan vazgeçer her şeyden. Vazgeçebilir... Biz vazgeçmedik. Devam dedik. İngiltere'ye gittik. Savaş oldu, burada kalacaktım ama tahsil yarıda kalırdı çünkü İngiliz okuluna gidiyordum. İngiltere'ye gittim. Orada da çok zorluklar çektim yapayalnız. Vazgeçmedim, devam ettim. Ondan sonra iyi bir üniversiteye gitmek lazım. Vazgeçmedik, Cambridge'e gittik. O zaman 17 yaşında bütün okulun önünde beni çağırdı müdür, dedi ki “Sizin başaramadığınızı Kıbrıs'tan bir Türk çocuk geldi, başardı…” Çünkü bütün okulda senelerdir bir veya iki kişi girerdi Cambridge’e. Ondan sonra yeminli mali müşavir oldum. Çok zor imtihanlardı, onları da geçtik…

Sonra Asil Nadir’in yanına girdim. Çok iş teklifleri vardı, bir bankada işe başlamıştım, Asil Bey beni çağırdı, “İşleri büyütüyoruz” dedi. Orada başarılı bir noktadayken şirket battı. Kendimi orta yerde buldum. Hiç vazgeçmedik. Oradan Ankara'ya geldik. FMC Nurol’a savunma sanayine. Önce Chicago'da eğitim gördüm. Chicago'da eğitimi gördükten sonra gittim Ankara'ya. Ondan sonra Erol Aksoy aradı, ‘Gel televizyon kuralım’ dedi. Önce bankada başladım, iki sene genel müdür yardımcılığı yaptım. Show TV projesini hazırladım. Kağıt üzerinde Erol Aksoy'la beraber çalıştık. Ondan sonraya inanmayacaksınız ama birlikte kimleri getirdik. TRT’den Faruk Bayhan’ı, Londra’dan tanıdığım Nuri Çolakoğlu’nu aradım. Bize katıldılar, çok önemli işler yaptık. Birinci olduk. İlker Yasin’i, Şansal Büyüka'yı da ben getirdim. Acun'u da ben buldum. Acun'un yeğeni benim yardımcımdı, İrfan Şahin. Sonra İrfan Şahin Kanal D'nin genel müdürü oldu. Acun’u da Televole’ye muhabir yaptık.

“KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ’NİN VARLIĞI RUM VE YUNAN OYUNUNU BOZUYOR ÇÜNKÜ, ADA ETRAFINDA BİZLERİN DE HAKKI HUKUKU VAR”

- Sayın Cumhurbaşkanım son mesajınızı alabilirsek, neler eklemek istersiniz?

- En önemli mesele deniz etki alanları ve kıta sahanlığı… Yunanistan ve Rum kesimi her zaman “Bu bölge bizimdir” derler. Kendilerine göre haritalarla, kendilerine göre anlaşmalarla. KKTC çok önemlidir, bizim tezimiz bakımından… Tanımayabilirsiniz ama biz bir devletiz.
Devletler hukukuna göre, anayasasına göre, dünyanın teamüllerine göre toprağın olacak, toprağın var. Halkın olacak, ayrı halkın var. Egemenliğin var. Kendi kendimi, kendi demokrasimle yönetiyorum. O da var. Bir diğer konu tanınacakmışım. Türkiye Cumhuriyeti tanıdı, o da tamam. Dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti'yle bizim yaptığımız o anlaşma meşrudur. Uluslararası hukuka göre uygundur. O bakımdan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin varlığı Rum ve Yunan oyununu bozuyor. Çünkü ada etrafında bizlerin de hakkı hukuku var. Onlara göre hepsi Kıbrıs Cumhuriyeti'ne ait, ama değil. Türkiye Libya ile anlaşma yaparak bir güzel adım daha attı. Çünkü o koridor olduğu gibi Yunanistan'la Kıbrıs Rum Cumhuriyeti’nin arasını kopartır. Bağlarını kopartır. Dolayısıyla Mavi Vatan Libya anlaşmasıyla bambaşka bir şekil aldı. Hidrokarbon konularının yanı sıra denizlere hakim olmak da önemli. Eğer buralar başkalarına kaptırılırsa Anadolu'ya hapsolunur, çıkartmazlar.

Özel Not: Kıbrıs Türkleri'nin lideri, 'dava adamı', KKTC Cumhurbaşkanı Sayın Ersin Tatar’a, Kuzey’in kahramanlarına selam olsun… Teşekkürlerimizle...

KKTC Cumhurbaşkanı Tatar 'Kapalı Maraş' gerçeğini anlattı

KKTC Cumhurbaşkanı Tatar’dan İngiltere’ye kritik teklif!

Dev röportaj! Finansgundem.com sordu, KKTC Cumhurbaşkanı Tatar konuştu

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER