Hürriyet Magazin Müdürü Selim Akçin'in 'yuva'sını yıkan 'sanatçı' kim?

Hürriyet Magazin Müdürü Selim Akçin'in 'yuva'sını yıkan 'sanatçı' kim?

Hürriyet Magazin Müdürü Selim Akçin'in 'yuva'sını yıkan 'sanatçı' kim?
MedyaRadar'da yer alan haber...

Sosyal medyada bir moda var, bilirsiniz. Fi tarihindeki bebeklik ya da çocukluk resimleri aile albümünden çıkarılır, son sistem telefonlarla üzerinden fotoğraf çekilir ve “İşte bu da benim TBT”m diyerek sosyal medyada yayınlanır.

Instagram'da sürekli karşımıza çıkan TBT veya #tbt ifadesinin açılımı Throw Back Thursday'dir. Yüzlerce Intagram kullanıcısının popüler hashtagi olan TBT veya TB, bulunulan an veya gün dışında çekilmiş fotoğraflar için kullanılır.

İşte bugün de size “sosyal” kısmı bir yana “medya”daki “yuva yıkan” bir TBT’den bahsedeceğim.

Seneler evvel başlayıp zaman zaman alevlenen bazen de buz gibi soğuyan bir medya-sanatçı ilişkisi bu. “Şarkıcı” mı, “oyuncu” mu olacağına bir türlü karar veremeyen, ancak o kadar desteğe rağmen ikisini de olamayan birine ne kadar “sanatçı” denir, onu da bilemiyorum.

İşin “sosyal” kısmını bir tarafa bırakalım dedim ama üniversite yıllarından aynı amfi sıralarında “sosyalist” söylemler yaptıkları dönemde bir anda kendilerini magazin dünyasında buluveren üç kafadardan daha bir çalışkan olanının, meslekte biraz palazlandıktan sonra yaptığı evliliğinin yıkılmasına neden olan “sanatçı”dan bahsetmek istiyorum.

Bir gecede şöhret olunan Türkiye’de bir “sanatçı” düşünün… Birkaç yıl içinde Hürriyet ve Kelebek’te tamı tamına 115 kez haberi yayınlandığı halde bir türlü şöhret olamamıştır desem, inanır mısınız?

Üstelik sadece Hürriyet ve Kelebek’le de kalmamıştır bu haberler… Dedim ya, Bab-ı Âli’nin rahmetle andığı eski magazin duayeninin gökten zembille indirip Hürriyet magazinin başına getirdiği şimdiki magazin müdürünün, diğer gazete ve televizyonlardaki müdürlere yaptığı baskılarla çıkan haberleri ise saymakla bitmez.

Hürriyet ve Kelebek’teki onca habere rağmen bir türlü ünlü olamayan bu “sanatçı”, bir süre sonra magazin müdürünün evinde de seslerin yükselmesine, devamında itiş-kakışa varan huzursuzluklara neden olmaya başlayacaktı.

Çünkü halkla ilişkiler ve basın danışmanlığı yapan eş, bir türlü şöhrete kavuşamayan bir “sanatçı”nın bu kadar kısa sürede Kelebek’in 1. sayfasında 42 kez haberinin çıkmasında bir bit yeniği olduğunu anlayacak kadar akıllıdır. PR’cı eş, Hürriyet yöneticilerinin yıllarca anlayamadığı ilişkiyi, kısa zamanda çözer. Çünkü bu sanatçının ne şarkıcı olarak bir albenisi vardır ne de oyuncu olarak. Hürriyet ve Kelebek’te haberinin çıkmasının tek bir nedeni vardır, o da magazin müdürünün sevgilisi olmak.



İşte Hürriyet Magazin Müdürü Selim Akçin’in “yuvasını yıkan sanatçı sevgilisi” Banu Zorlu’nun Hürriyet ve Kelebek haber istatistiği:

41 tanesi Kelebek 1. Sayfada yayınlandı.

33 tanesi Kelebek 5. Sayfada yayınlandı. (Cengiz Semercioğlu’nun yazıları çok okunduğu düşünüldüğünden haberler özellikle bu sayfaya konuldu.)

7 tanesi Kelebek 3. Sayfada yayınlandı.

5 tanesi Kelebek 4. Sayfada yayınlandı.

3 tanesi Kelebek 9. Sayfada yayınlandı.

2 tanesi Kelebek 6. Sayfada yayınlandı.

1 tanesi Kelebek 7. Sayfada yayınlandı.

1 tanesi Kelebek 8. Sayfada yayınlandı.

1 tanesi Kelebek 10. Sayfada yayınlandı.

3 tanesi Kelebek 2. Sayfada yayınlandı.

1 tanesi Seyahat ilavesi 5. Sayfada yayınlandı.

3 tanesi Hürriyet 2. Sayfada yayınlandı.

14 tanesi Hürriyet ya da Kelebek’te kullanılamayacağından sadece Hürriyet internet sitesinde yayınlandı.


Yuva yıkan ilişkinin iniş çıkışı, haberlerin azalıp çoğalmasıyla da orantılıydı. Gerçek sanatçı-medya ilişkisinin yaşandığı 2003 (iki adet) ve 2004 (üç adet) yıllarında Zorlu’nun sadece 5 haberi gazetede yer alırken, 2005 yılında bu sayı bir anda 23 adete çıkmıştı. 2006 yılında 26 haberle zirve yapılırken, 2007’de ilişki biraz kötüye gider gibi oldu ve sadece 7 tane haberle sınırlı kaldı. Ancak “sanatçı”mız kolay pes etmeyecekti ve 2008 yılında kendi rekorunu kıracak ve 31 habere ulaşacaktı.

Öyle ki, rekoru daha yukarı taşımak için asparagas ya da tekrar haberler bile yapılmaya başlanmıştı: “Nazan Öncel, Tarkan’a vereceği şarkıyı Banu Zorlu’ya verdi”, Fazıl Say Banu Zorlu’yu taciz etti”, “Banu Zorlu ablasıyla birlikte dans okulu açtı”, “attan düştü”, “tavuktan zehirlenmiş”, “bilmeden kurbağa yedim”, “internet mağduru”, “Ortadoğu’da 350 bin sattı”, “Dubai’de dizi çekecek”, “Hollywood dansçısı Banu için geliyor”, “Gurbette çekimde”, “Ayakkabılarıyla Etiler’de daire satın alıyor…”

Ancak, bu yeni zirve, ilişkinin de sonu demekti aslında. Artık zedelenen medya-sanatçı ilişkisi, 2009 yılındaki 18 haberle sona doğru yaklaşıyor, 2010 yılında 7 haberle bitiş sinyalini veriyordu.

Bütün basın camiasının bildiği ancak görmezden geldiği bu ilişki, zorlamayla bir süre daha devam edip ardında yıkılmış bir yuva bırakarak sona erdi.

Geriye de Bab-ı Âli’nin amiral gemisinin arşivinde 115 haberlik bir “TBT” albümü kaldı.

MEDYARADAR
Güncelleme Tarihi: 01 Ağustos 2017, 18:57
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER