Açelya Akkoyun:

Açelya Akkoyun:

Açelya Akkoyun:
Açelya Akkoyun'un Akşam Life'ta yayınlanan röportaj...

‘Keşke Hiç Büyümeseydik’ dizisinde seksenli yılları ekrana getireceksiniz. Sizin o yıllar nasıl geçti?


Seksenli yıllar benim için güzel geçti. Çocuktum çünkü. 1983 yılında 10 yaşındaydım. 1985-1988’li yıllarda lisedeydim ve tabii ki 90’larda üniversitedeydim. Dolayısıyla muhteşem geçti. Voleybol oynuyordum, okul masa tenisi ve atletizmle uğraşıyordum. 17 yaşında ise konservatuvara hazırlanmaya başladım. O yüzden çok güzel yıllardı benim için.

O zamandan bu zamana değişmesini istemediğiniz bir şey var mı?

O zamandan bu zamana çok şey değişti ama hiç değişmesini istemediğim şey sevdiklerimizi kaybettik. Bu tabii ki doğanın kanunu... Herhalde onların değişmemesini isterdim. Onun dışında hayatın gelişimi, değişimi beni heyecanlandırıyor. Dolayısıyla onu seviyorum.

Tabii ki onların değişmesinden mutluyum.

‘Keşke Hiç Büyümeseydik’ diyor musunuz?

Çok demiyorum. Çünkü büyüdüğüm zamanları çok dolu dolu yaşadığımı düşünüyorum. Bazen büyük olup da çocukluğu yaşayabildiğim için bunu hissetmiyorum. Evet, yaş alıyorum ama büyümüyorum.

Belki çok nadir çok yorgun olduğum zamanlarda ‘Ahh annem önüme yemeğimi getirseydi’ dediğim noktalarda belki keşke hiç büyümeseydik diyorum ama ben büyüyüp çocuk kalmayı tercih ettiğim için umarım uzun süreler keşke hiç büyümeseydik demem.

Yeni dizinizde nasıl bir karaktere hayat veriyorsunuz?

Her şeyi içinde barındıran, geniş bir paket program olarak görüyorum Mukaddes’i…

Sevgi, saygı, emek var. Ama hepsi dozunda, temel duygusunun da sevgi olduğunu düşünüyorum. Doğrusunu söylemek gerekirse Mukaddes benden biraz daha naif…

Benim biraz daha hayat içinde panikleyip çıkaramadığım naifliklerimi Mukaddes’te yaşatacağım gibi geliyor.

En keyiflisi oyunculuk

Sunuculuk, oyunculuk, nefes koçluğu… Birçok dalda sizi görüyoruz. Sizin içinize hangisi siniyor?

Aslında hepsi içime siniyor. Hepsine emek verdim, araştırdım, çalıştım. Hiçbiri bana öylesine yaptığım bir iş gibi değil, tam tersi bebeğinizi büyütür gibi uzun yıllar emek verdiğim işler olduğu için hepsini seviyorum. Son tahlilde baktığınızda en keyiflisi oyunculuk galiba ama televizyonculuğu da çok seviyorum. Zor bir soru oldu bu (gülüyor).

Günümüz dizilerini nasıl buluyorsunuz?

Sinema ve televizyon çok gelişiyor ve her geçen gün çok daha iyi oluyor. Daha da gelişeceğini umut ediyorum.

OYUNCULUK İÇİN GÜZELLiK ÖNEMLi DEĞiL

Son dönemde birçok no name isim dizilerde yer alıyor. Oyuncu olmak için güzellik yeterli mi?


Hepimiz hayata ve mesleğe başlarken no name isimlerdik,  olabilir. Güzellik yeterli mi sorusunu şöyle algılamak istiyorum. Role uygunluk zaten bir güzellik belirtisidir. Ama kaş, göz, söz güzelliği diyorsanız; elbette etkileyicidir. Fakat bir oyunculuk için geçerli değildir. Çok güzel kadınlar, çok yakışıklı erkekler var ama gelin görün ki karşı tarafa geçmiyor.

Setlerin sorunu saat!

Uzun yıllardır oyunculuk sektöründesiniz. Sizce bu piyasanın sorunu nedir?

Her işin zorlukları var. Bence saat kaç olursa olsun bitiş saati. Gönül istiyor ki herkes yedide, sekizde evde olsun ama bizim sektör için geçerli değil. Artık eski sıkıntıların olmadığını düşünüyorum.

Senaryo mu oyuncuyla parlar oyuncu mu senaryoyla?

Bence her ikisi de birbirine hizmet eder. Oyuncu senaryoya, senaryo oyuncuya buradaki denge çok önemli… Buradaki karşılıklı birbirine çalışma durumu çok önemli. Dolayısıyla bunun cevabını soracak olursanız ikisi birbirini parlatır diyorum.
Güncelleme Tarihi: 29 Ağustos 2018, 12:04
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER