Annelerimizin babalarımız hakkında uydurduğu 5 mit

Annelerimizin babalarımız hakkında uydurduğu 5 mit

Annelerimizin babalarımız hakkında uydurduğu 5 mit

1- Babanız kızar, fena olur sonra

Çocukluğumuz boyunca o sessiz, mülayim insanın kızdığında eski çağlardan gelen bir ejderhaya dönüşeceğini ve o yüzden salonda fazladan bir takla daha atamayacağımızı zannettik. Ne zaman büyüdük anladık ki babalar evlatlarına kızamayacak kadar yufka gönüllülermiş. Annecim, ne istedin adamdan?

Annelerimizin babalarımız hakkında uydurduğu 5 mit

2- Babana sor, o bilir

Baba, her şeyi bilir. Bazen en zor matematik problemini maç izlerken göz ucuyla çözer, bazen Divan Edebiyatı’ndan bir beyit ezbere çıkar ağzından. Arabayı en iyi o kullanır, elektronikten en iyi o anlar. Musluk akıtsa parmağıyla koymuş gibi arızayı bulur. Bir pelerini eksiktir. Buna karşın aklımıza bir soru gelse ilk annemize sorarız. Çünkü cevabı babalar bilse de konuya anneler hakimdir.

3- Babanız yorgun, ses etmeyin

Çocuk demek gürültü demek. Üstelik kedi gibi bütün gün enerji depolayan çocuklar, uyumaya az kala bütün enerjilerini koşmak, bağırmak, yalandan gülmek ve en yüksek perdeden ağlamak için kullanırlar. Kontrolü kaybeden anne günün yorgunluğuyla daha fazla dayanamaz ve son kozunu kullanır. Baba uyumak istemektedir ve çocuk sesi uykuyu kaçıran özel bir tonda tınlar ev içinde.

Annelerimizin babalarımız hakkında uydurduğu 5 mit

4- Bende para yok, babanıza sorun

Yüzyılların getirisi ve aile yapısının temeli olarak baba para kazanan ve bu paraları her daim cebinde taşıyan ama istendiğinde ilk önce anneden onay bekleyen taraftır. Gerçek banka annedir. Ama öyle bir sarmal kurmuştur ki siz bir dondurma almak için ilk önce babanıza, ordan annenize ve ordan tekrar babanıza gidip gelirsiniz. Paraya ulaşmanın zor bir şey olduğunu anlarsınız. Hayat böyle sürer, gider.

Annelerimizin babalarımız hakkında uydurduğu 5 mit

5- Babanızı bir de gençken görecektiniz

Babanız yokken arkasından türlü türlü şakalarla karışık serzenişlerde bulunan anneniz, babanızın olduğu yerlerde onu iltifata boğar. Gençken çok yakışıklı olduğunu ve kendi peşinden çok koştuğunu anlatır, durur. Babanız bir kabarır, koltukta doğrulur, gözleri uzaklara dalar. ‘Ah gençlik’ der gibi gözleri büyür. Sonra gözünüz annenize döner. Niye övdü acaba babamı diye düşünürken, can alıcı cümle gelir. ‘Salona yeni bir oturma grubu istiyorum ben.’

Güncelleme Tarihi: 10 Ağustos 2017, 23:47
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER