İrem Derici: 'Âşık olunca İsviçre çakısı gibi olurum'

İrem Derici: "Âşık olunca İsviçre çakısı gibi olurum"

İrem Derici: 'Âşık olunca İsviçre çakısı gibi olurum'
Akşam'dan Aysun Yıldız Güngör'ün röportajı...

En son röportajımızı 2 sene önce yapmıştık. O zamandan bu zamana epey değişmişsin daha bir durulmuşsun sanki…


Bugün topuklu giydiğim için durgunum yoksa yine aynıyım duvarlardan duvarlara tırmanırım (kahkahalar). Durulmadım ama biraz daha frenliyim, e yaş da geçiyor artık 30 oldum. Mesela 2 sene önce senin yanına geldiğimde asker desenli pantolon, üzerimde siyah atlet vardı. Bugün dar bir elbise ve uzun çizme, küpeler, saçlar… Bu ara şıkır şıkır olmayı seviyorum.

Ama yakışıyor da…

Sağ ol canımm…

Aslında çok konuşmak istemiyorum ama geçirdiğin rahatsızlıkla hepimizi üzdün. Şu an nasıl hissediyorsun?

Domuz gibiyim, 4 ay oldu artık. Üzerine şarkılar çıkardım, klipler çekildi, konserler verildi… Geçti gitti.

Peki, bu durum hayata karşı bakış açını değiştirdi mi?

Dikkat etmeye çalışıyorum kendime. Eskisi gibi 8 konser yapıp eve gidip uyumam gereken yerde dışarı çıkmıyorum gidip uyuyorum.

Vefalı vefasız ayrımı yaptın mı?

Yanımda olan herkesten Allah razı olsun. Vefasız kimse yok hayatımda.

NAİFLİĞE DOYDUM

“Bazı Aşklar Yarım Kalmalı” dedin ve yine zirveye çıktın. Hikâyesini anlatır mısın biraz?


Bi buçuk yıldır bekletiyorum şarkıyı. Karışık bir yaz geçirdim. Parmağım kırıldı, ayrılık yaşadım derken müziğimle sakinleşmek istedim. Bahar geçişine de uyan bir şarkıydı… Biraz bana naiflik katsın istedim, iyi de oldu.

İyi geldi mi naiflik?

Yeter, naifliği biraz kenara koyacağım. Şubat ayında yeni projem geliyor; “Sevmek Bizim İşimiz” diye…

O nasıl bir şarkı?

“Patada kütede” geliyorum valla. Tokat manyağı bir şarkı. Naifliğe ve sakinliğe doydum yeter.

Peki, sence bazı aşklar yarım kalmalı mı?

Kalmalı. Her şeyin bir zirvesi var ya. Kimse meslek hayatını zirvede bırakmadığı gibi aşk hayatını da bırakmıyor ve sonuna kadar devam ediyor... Fakat bir kere kırıldıysa, bozulduysa bir şeyler tekrarı olmuyor. Bence dönüp arkana baktığında güzel anılar hatırlamalı…

Tabii devam ederse bir yerden sonra sarpa sarıyor.

İşte sarmadan pause tuşuna basmak lazım. Sonrası acılı ve hastalıklı bir süreç oluyor ama geçiyor. Aynı hikâyeyi, aynı filmi kaç kez gördük.

Sonsuz olanı yok mu acaba?

Beraber ölen çiftler yarım bırakmıyor demek ki bilmiyorum (kahkahalar). Belki de yarım bırakarak sonsuzluğa itiyoruz mevzuyu…

Ooo güzel söz…

Kız ben de çok beğendim (gülüyor).

KADIN DEDİĞİN HATLI OLMALI

Çok iyi kilo verdin. Şu an nasıl hissediyorsun?


Çok koşturmadan, biraz fazla vermiştim, 5-6 kilo aldım. Kadın dediğin ütü masasına benzemek yerine hatlı olmalı. Şu an biraz spora adadım kendimi, deformasyon var vücudumda. Kollarım mikrofonu tuttuğum da sallanmasın değil mi ama?

Abartma!

Kız vallahi, bak bugün spor salonunda 50 yaşında bir kadın vardı, makine gibiydi. O 15 kiloluk ağırlıkları kaldırırken, ben yanında 2 kiloluk pembe ağırlıklarla çalışıyorum (gülüyoruz). Kadının bir sırt kasları var, “Ah, büyüyünce böyle olacağım” dedim. Gaza gelip ünlü bir vücut dergisi var hemen onlara mesaj attım.

Ne diye?

Çok ağır ve düzenli bir şekilde spora başladım. 31 yaşımda sizin kapağınızda olmak istiyorum. Siz bana tamam deyin, ben de bunun için çalışıp azmedeceğim dedim.

Cevap geldi mi?

Geldi tabii canım, konuşuyoruz.

31 yaşında kaslı kapak fotoğraflarını bekliyoruz o zaman.

Büstiyeri giyip karın kaslarımla poz vereceğim. Başlık da belli, “Artık karın kaslarımda kaşar rendeleyebilirsiniz” (kahkahalar). Artık amacım var, bir yere kapak olayım değil mi (kahkahalar). Hep bana kapak oluyor…

2017 nasıl bir yıldı?

Bence herkes için kötü bir yıldı.

Şu kasım ayını zor bitirdik.

Biri bir Tweet atmıştı, çok gülmüştüm. “Kasım yeter, ulan yeter, borçlar kapıya dayandı, para yok. Bit artık” diye. Kimle konuştuysam herkes garip bir buhran geçirdi 2017’de. Özellikle haziran ayından itibaren Türkiye ve dünya çapında yaşanan skandallardan tut vefat edenler, vurulanlar, depremler, tusunamiler…  2017 hadi by by...

30’lu yaşlarda olmak nasıl?

Garip ya değişik, mesela garip bir şekilde çocuk isteği başladı ben de.

Hormonal yani…

Biyolojik saat dedikleri şey doğruymuş demek ki. Fakat bunu gerçekleştirebileceğim biri yok hayatımda. Bir de korku var. Yalnızlığa alışma korkusu… Çünkü ben de çok oldu bu. Dur biraz kendimi dinleyeyim deyip yalnızlığın verdiği rehavete alışıp 5-6 yıl ilişki yaşamayan arkadaşlarım var. E şimdi 5-6 yıl yalnızlığa alışsam 40’a doğru uzar bu iş.

Bence düşünme bunları. Çünkü sen zaten renkli bir kişiliksin, öyle 5-6 sene değil 1 sene de kesin âşık olursun?

Evet, zort diye âşık oluyorum.

Olursun, kesin karşına çıkar biri, 5-6 sene deme hiç.

Yakındır (gülüyoruz). Menajerime dedim ki “Galiba biraz biraz hazır hissediyorum kendimi flörtleşmeye falan” menajerimin tepkisi “Tamam canım sen ilk gördüğüne âşık olduğun için sıkıntı yok” (kahkahalar).

BIRAKTIM KENDİMİ

Hep güçlü durmak yormadı mı?


Yordu, yordu çok yordu. Üzüldükçe daha çok mutluymuş gibi olmak, yıprandıkça daha çok büyümüş gibi davranmak çok yordu. Artık bıraktım kendimi. Nereye kadar bu kontrol manyaklığı, nereye kadar bu güç gösterisi?

FABRİKA AYARLARIMA DÖNÜYORUM

Âşık olunca ayarların da bozuluyor değil mi?


Fabrika ayarlarına geri dönüyorum (gülüyor). Bozuluyor tabii.

Daha mutlu oluyorsun ama…

Daha enerjik oluyorum, daha güzel oluyorum. Çevreme sürekli pembe kalpler saçıyorum. Spor bazen zulüm gelirken, âşık olduğumda gözüm görmüyor o zulmü. İsviçre çakısına dönüyorum. Yapamayacağım hiçbir şey yokmuş gibi hissediyorum.

Âşık olunca farklı bir hormon salgılanıyormuş!

İşte o hormonu özledim çok özledim hem de. Zımpara gibi bir şey oldum. Kendimi zorla uyandırıp sonra kaldırıp spora gitmeye zorluyorum. Çünkü zorlamadan olmuyor.

Senin için ideal erkek nasıl biri?

Kör, sağır, dilsiz (gülüyoruz). Öyle bir tanımım yok. Tip olarak soruyorlar “esmer mi sarışın mı?” Hiç öyle bir tanımım yok. Kendine güveni olmalı. Yaptığı işte çok iyi olmalı. Seksi erkek, deliler gibi kol kası olan değil, başarılı olandır. Bir kadının altında ezilmemeli ya da kariyerine çok güvenmeli ki ne iş yaptığı hiç önemli değil. Yaptığı işi en iyi yapanlardan biri olması beni etkileyebilir.

Yani diyorsun ki ideal erkek zeki olmalı.

Evet, o zaman diyeceksin ki git Einstein’la çık (kahkahalar).

BAŞARI MUTLU EDER

En çok ne mutlu eder seni?


Müzikal anlamdaki başarı…

Zaten çok başarılısın…

Önemli olan onu hep aynı yerde tutmak, inişten ve çıkıştan nefret ediyorum. Tabii ki o da olacak hayatta o ayrı… Ben sahne ve başarıyla yoğruluyorum. Kırık parmakla 4 konsere çıktım. Halay çektiğim mendille elimdeki kanı sildim, düşün artık.

Hastaneden çıkınca da sahneye attın kendini…

Evet söz vermiştim Berkay’a Harbiye konserinde çıkıp düet yapacağım seninle diye. 

Reklam yaptılar diye konuşuldu. Ama senin deli olduğunu bilenler öyle düşünmedi zaten.

30 gün dümdüz bir şekilde yatakta yattım. Her yerimde yaralar açıldı. Topuklu ayakkabıyı giymeyi unuttum o süreçte ve sırf inadına konserde en yüksek topuğumu giydim. Düşene en fazla gülünür dedim. O benim testimdi, sınavımdı. Tamam hiçbir şey bitmemiş tam gaz devam dediğim andı. O alkışlar o kıyamet… Alkış çekirdek yemek gibi bir şey, kendime geldim.
Güncelleme Tarihi: 06 Aralık 2017, 22:48
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER