'O gece' asla unutulmayacak!..

'O gece' asla unutulmayacak!..

'O gece' asla unutulmayacak!..
Yeni Asır'dan Fatih Şendil'in haberine göre Üzmen, “O gece her zaman yattığım odada kalmadım. Odamı değiştirmesem kurtulamayacaktım” dedi

17 Ağustos 1999'da saat 03.02'de meydana gelen Marmara Depremi'nin 18'inci yıl dönümünde acılar yine tazeleniyor. Marmara'yı sallayan büyük depremin üzerinden yıllar geçmesine rağmen izleri devam ediyor. Korkunç depremde mucize eseri kurtulanlardan Elif Yasemin Üzmen, 18 yıl sonra bile hala dünmüş gibi hatırladığı dehşet gecesini anlattı. Üzmen, "Deprem değil, tedbirsizlik öldürüyor" dedi.

Üzmen, "O gece yakınlarını 45 saniyede kaybeden, sahip olduğu maddi ama özellikle manevi değerleri, başta hayat arkadaşı, çocuğu, babası, eşi olmak üzere kaybeden, bugün aramızda olmayan ölmüşlerimize Allah'tan rahmet, kederli ailelerine başsağlığı dilemek istiyorum. Şüphesiz her afetin ve buna bağlı ortaya çıkan sonuçları ağırdır. Cenabı Allah insana aklı bahşetmiştir. Akıl insanın en temel varlıklardan biridir. Eğer akılla hareket edersek, ödediğimiz bedelleri belki de hiç ödemeyeceğiz. Deprem öldürmüyor. Aklı kullanmamak ve tedbir almamak öldürüyor. Bugün de halen tam olarak tedbir aldığımızı düşünmüyorum, aynı hatalar yine yapılıyor" diye konuştu.

RÜYASINI GÖRMÜŞTÜM

Marmara Depremi'ni yaşayanların hafızalarında o anın canlı durduğunu söyleyen Üzmen, "O felaketi bire bir yaşayan her birimizin hafızalarında o an canlı duruyor. Unutmamız mümkün değil. 4 katlı binanın ikinci katında yaşıyordum. Depremi orada yaşadım. 45 saniye süren sarsıntı. Her yönden gelen bir sarsıntıydı. Dengede kalmanızın mümkün olmadığı bir sarsıntıydı. Ben 45 yaşındayım, 1992 senesinde evlenerek İzmir'e yerleştim.

Ancak aşamadığımız bazı sorunlar yüzünden 1999'un 31 Temmuz'unda büyüdüğüm yer olan Kocaeli Karamürsel'e döndüm. Aldığım kararlar doğrultusunda yeni bir hayata başlamanın heyecanı içindeydim. Ta ki 17 Ağustos'a kadar. O gün içimde anlatılmaz bir sıkıntı vardı. Hatta bu deprem olmadan 15 gün önce bir rüya gördüm ve herkese anlattım. Rüyamda büyük bir deprem olduğunu ve bazı evler dışında birçok evin yerle bir olduğunu görmüştüm. Ancak bir anlam veremedim."


BİRDEN ODA AYDINLANDI

"17 Ağustos gecesi annemle dışarı çıktık, yıldızlar o kadar çoktu ki ve sanki elle tutulacak kadar yakındılar. Kendi kendimize 'Bu gecede bir şey var ama hadi hayırlısı' dedik. Eve döndükten sonra ütü yaptım ve müzik dinledim. Saat 02.00 civarında yattım. Bir süre sonra dalmışken, bir patlama sesi ve inanılmaz bir aydınlıkla uyandım. Yattığım yerden cama doğru başımı çevirdiğimde, gece vakti güneşliklerin ardından karşı binayı gördüm. Yan yatakta yatan kardeşim Cemal'in 'Abla ne oluyor?' demesine kalmadan inanılmaz bir sarsıntı başladı. Tarifi olmayan sesler çıkıyor, sanki binayı sağa, sola-aşağı, yukarı fırlatıyorlardı. O sırada kardeşim 'Ya bomba atıldı, ya deprem oluyor' dedi. Bu arada bildiğim tüm duaları okuyordum. Ama sarsıntı bir türlü durmuyordu. Evden çatırtılar gelmeye başladığında kardeşime, 'Ablacım hakkını helal et, birazdan öleceğiz sanırım' dedim ve kelime-i şahadet getirttim. 45 saniye sanki çok uzun bir zaman dilimi gibi geçmek bilmedi."

'YIKILDIK AMA AYAKTAYIZ'


"Derken sarsıntı durdu ve içeriden babam 'Yaşıyor musunuz?' diye seslendi. 'Evet' dedim titrek sesle. Yattığımız yerden kalktım ve evin pazar alanı gibi darmadağın olduğunu gördüm. Annem içeride mahsur kaldı, babam ve kardeşim onu çıkardı. Evin çıkışı çöktüğü için balkona çıktık. Bir de baktım zemin kattayız ve benim her zaman yattığım ve o gece yatmaktan vazgectiğim tarafta duvar patlamış, koltuklar aşağı uçmuş. Ailece binadan çıktık ve şok olmuş bir şekilde dedim ki, 'Yıkıldık ama çok şükür ayaktayız!!!!!' Ardından çok zor günler geçirdim. Hayatımda hiç bu kadar cenaze kalktığını, o kadar insanın çadırlarda kaldığını ve sürekli sallantı halinde yaşamanın ne demek olduğunu bilemezdim. Ama hayat devam ediyor. Şu an Dünya Bankası'nın yaptığı kalıcı konutlarda oturuyoruz. Karamürsel Devlet Hastanesi'nde poliklinik sekreteriyim. Rabbim bir daha böylesine büyük bir felaket yaşatmasın inşallah."

YIKIMIN KÜLLERİNDEN YENİ BİR GÖLCÜK DOĞDU

Marmara Depremi'nin merkez üssü Gölcük, yeni yaşam alanları, spor tesisleri, parkları ve insanların akın ettiği sahilleriyle 18 yılın ardından facianın acı izlerinden uzak modern bir kent halini aldı.

Depremde büyük bir yıkım yaşayan ve yaklaşık 6 bin kişinin hayatını kaybettiği 'Donanma kenti', büyük göç verdiği felaketin ardından bugüne dek geçen süreçte oluşturulan modern yaşam alanları ve yapılan depreme dayanıklı konutlarıyla nüfusu hızla artan yaşanabilir bir şehir görüntüsü aldı. Gölcük Belediye Başkanı Mehmet Ellibeş, Gölcük'ün depremde tamamen yıkılmış, alt ve üst yapısıyla harabeye dönmüş bir şehir haline geldiğini hatırlatarak, "Felakete hazırlıksız yakalandık ve bedelini ağır ödedik" dedi. O dönemde Belediye Başkan Yardımcısı olan Ellibeş, depremin en önemli sonuçlarından birinin zeminin 2 metreye yakın çökerek, binaların denizin içinde kalması olduğunu vurguladı.
Güncelleme Tarihi: 17 Ağustos 2017, 21:22
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER