Bilim Kurulu üyesi yoğun bakımda Covid-19’la mücadeleyi anlattı

Dünya Afiyet Örgütü’nün pandemi ilan ettiği corona virüsü salgınından dolayı birçok gelişmiş ülkenin afiyet sisteminde ciddi sıkıntılar ortaya çıkarken Türkiye bu süreci kontrollü ve sürükleyici bir şekilde götüren nadir ülkelerden biri oldu.

Bilim Kurulu üyesi yoğun bakımda Covid-19’la mücadeleyi anlattı

Dünya Afiyet Örgütü’nün pandemi ilan ettiği corona virüsü salgınından dolayı birçok gelişmiş ülkenin afiyet sisteminde ciddi sıkıntılar ortaya çıkarken Türkiye bu süreci kontrollü ve sürükleyici bir şekilde götüren nadir ülkelerden biri oldu. Açılışını geçtiğimiz sene Mart ayında bizzat Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan kadar yapılan Ankara Kent Hastanesi, corona virüsü ile mücadelede Türkiye’nin kalelerinden biri oldu.

Sağlık Durumu Bakanlığı Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Levent Yamanel ve ekibi, Covid-19’un Türkiye’de görülmesinden bugüne dek virüse karşı verdikleri mücadeleyi anlattı.

‘700 HASTA TEDAVİ ETTİK’

AYNI ZAMANDA Ankara Büyük Kasaba Hastanesi Yoğun Bakımlar Koordinatörü görevini de yürüten Yamanel, corona virüsü sürecinin başlamasının ardındaki hastaneye gelen hastaların ilk olarak ivedi servise başvuru ettiklerini belirterek, “Daha sonrasında birey ayrıca Covid-19 şüphesi olup olmadığına hem de yoğun bakım ihtiyacı olup olmadığına göre değerlendiriliyor. Eğer Covid şüphesi olup yoğun bakım şüphesi varsa hastalarımızı derhal yoğun bakımlarımıza alıyoruz.

11 Mart’tan itibaren yoğun bir hasta girişimiz oldu ve Ankara Büyük Kasaba Hastanesi Yoğun Bakım Kliniği’nde yaklaşık 700 hasta tedavi ettik. Bu vakalarımızın yüzde 80-90’ını taburcu ettik. Kaybettiğimiz hastalar da oldu. Bunlara fazla üzüldük. Lakin ölüm oranlarımız Türkiye ortalamalarının da altında. Burada bağlı oysa hem bedensel şartlarımızın iyi olması, keza ekipmanımızın iyi olması hem de kaliteli bir ekibimizin olmasının koskocoman önemi var ve başarılı bir şekilde de bu süreci atlattığımıza inanıyorum” dedi.

‘EKİBİMLE GURUR DUYUYORUM’

Yamanel, virüs ile mücadelede en büyük kalelerden birisinin Ankara Şehir Hastanesi olduğunu ve Ankara Büyük Kasaba Hastanesi Yoğun Bakım Kliniği olarak çok büyük bir çaba verdiklerini belirterek, şunları kaydeti:

“Burada fazla kayda değer işler yaptığımıza inanıyorum. O nedenle ekibimle gurur duyuyorum. Bu süreçte ekiplerimiz her zaman buradaydı. 24 saat çalıştılar. Bu süreçte jurnal toplantılar yaptık ve hangi hastalarımızı nasıl çare edeceğimize dair kararlar aldık. Burada hem ilaçları kullandık, keza immum plazma tedavisini uyguladık. Çok yüksek çare modeliteleri oluşturduk ve hastalarımızı bilhassa akciğerlerin oksijenizasyonunu temin etmek açısından yüzükoyun pozisyonlara getirip çare ettik.

Aslında bunlar fazla kayda değer tedavi yöntemleri. İlk zamanlar Çin’den, İtalya’dan gelen görüntülerle hastalığın fazla çabuk yayıldığını ve fazla miktarda afiyet çalışanında görüldüğünü biliyorduk. böylece donanım kişisel koruyucu ekipman kullanımının önemini hep birlikte görmüş olduk ve en başından beri bireysel koruyucu ekipmanın yerinde kullanımıyla ilgili hareket ettik.

Şehir Halkı hastanelerinin olması Covid-19 ile mücadele açısından çok isabetli oldu, böylece hiç yoğun bakım sıkıntısı çekmedik. Yoğun bakımlarda tekrar tekrar boş yataklarımız oldu ve gelen bütün hastalarımıza yoğun bakım hizmeti verdik.”

‘YOĞUN BAKIM BU İŞİN EN GÜÇ KISMI’

Yoğun Bakım Yandal Asistanı Nöroloji uzmanı Dr. Şule Duman, sürecin dünya ve kendileri açısından güç bir süreç olduğunu söyledi. Yoğun bakımda kimi süre fazla üzüldüklerini, kimi vakit da hastaların ivedi toparladığını görüp sevindiklerini gösteren Duman, “Yoğun bakım bu işin en şiddet kısmı. Şu lahza işlem daha kontrollü gidiyor ve bu da bizi sevindiriyor” diye konuştu.

Yoğun bakımda görevli doktorlardan biri olan Zeynep Atlı ise pandeminin birincil başlangıç sürecinden beri kendilerinin bu işin içerisinde olduğunu ve fazla tedirgin bir işlem geçirdiklerini söyleyerek, “Hastaların sağlıklarıyla ilgili ne yapmamız gerektiğine dair tereddütlerimiz varken bir yanlamasına kendimizi korumak bir yanlamasına da evde aile hayatımızı devam etmek gibi kaygılarımız vardı. O nedenle bizim için unutulmayacak zor bir süreçti.

Benim 2 çocuğum var, onlara babaanneleri bakıyor. Çünkü eşim de doktor. İkimiz de çalışıyoruz. Onları çok kısıtlı görüyorum. Onlar bizim için endişeliler, biz de onları özlüyoruz.  Burada hastalar görüyoruz. Bir yana onlar için endişeleniyoruz” ifadelerini kullandı.

‘HALKIMIZA ÇOK TEŞEKKÜR EDİYORUM’

Yoğun Bakımda Eğitim Görevlisi Prof. Dr. Işıl Özkoçak Turan da, Şehir Halkı Hastanesi’nde pandemiyle ilk karşılaşan kulenin çalışanlarından biri olduğunu açıklama ederek, şöyle konuştu: “Arkadaşlarımla birlikte M3 kulesinde birincil hastaları biz karşılamaya başlamıştık. Hastalar artıkça süre içerisinde 9 üniteye çıktık. Şu lahza 16 yataktan oluşan 9 üniteyi çalıştırıyoruz. Bu vakit zarfında 400’den fazla hasta kabul ettik. İyileşme oranlarımız gayet güzel.

Bu pandemi sahiden kuvvet bir işlem. Ekibimiz daha önce Kırım Kongo ve H1N1 ile de çaba vermişti, taşınmadan önceki hastanelerimizde. Bu yüzden ekibimiz deneyimli. Bizden yaşça minik çalışan doktor ve hemşire arkadaşlarımıza bu sürede aralıksız yardım olmaya çalıştık. İlk olarak onların sağlığı bizim çok önemliydi ve bu duygumuzu onlara yansıttık. ‘Ilk Olarak sağlığınız önemlidir’ diyerek bireysel korunma eğitimlerini verdik ve bu konuda onları da kesintisiz peşine düşüp takip ettik. Ayrıca halkımıza da çok teşekkür ediyorum. Çeşitli vesileler yaratarak buradaki çalışanlara desteklemek namına çoğu proje ürettiler. Onlara teşekkür ediyorum.”

‘SÜRECİN EN BAŞINDAN BERİ ÇALIŞMAYA GÖNÜLLÜ KATILDIK’

Pandemi Kulesi Yoğun Bakımlar Sorumlusu Doç. Dr. Deniz Erdem ise, sürecin en başından beri çalışmaya gönüllü olarak katıldıklarını belirtti. İlk hastayı 18 Mart’ta aldıklarını kaydeden Erdem, “Oysa daha öncesinde ülkemizde pandemi laf konusu olduğunda sayın bakanımızın ve devletimizin aldığı önlemler doğru başta zaten hastalığın ilk anda bize gelmemesi sağlanmıştı. Biz de bu vesileyle tüm hazırlıklarımızı bu yönde yaptık. Eğitimlerimizi yaptık, ekipmanlarımızı tamamladık, yataklarımızı hazırladık. Ve bu zamanlara başarılı bir şekilde gelmiş olduk” dedi.

Büyük Kasaba Hastanesinde Yoğun Bakım Sorumlusu Ramazan Kaymak da, Türkiye’de corona virüsü verilerinin günden güne daha iyiye gittiğini hatırlatarak, “Bu sürecin sonunda daha da iyi olacağız inşallah. Bu süreçte insanlardan istediğimiz tek şey var evde kalmaları ve sağlıklı kalmaları. Benim eşim de hemşire ve o şuan başka hastanede tahsis yapıyor. İlk zamanlar eve her geldiğimde rahatsızlık seviyesi 2 kat artıyordu, ‘acaba benden ötürü eşim bir zarar görür mü’ diye. O yüzden evdeki süreçte elimizden geldiğince aynı evde kalıp izole bir hayat sürmeye çalıştık. Bu da doğal olarak bizi zorlamış oldu. Bu süreçte psikolojik olarak baya yıprandığımızı düşünüyorum” diye konuştu.

‘OĞLUM BANA ‘ANNE HASTALIK NE SÜRE BİTECEK?’ DİYE SORUYOR’

Yoğun Bakım Sorumluluk Sahibi Hemşiresi Şenay Demirci Gülenç ise, 2 aydır evine gitmediğini ve Sıhhat Bakanlığı’nın tahsis ettiği bir otelde kaldığını ifade ederek, “Ailemle yüz yüze görüşmüyorum, telefonda görüşüyorum. 3.5 yaşında bir oğlum var. Onla da maalesef şu zamanlar görüşemiyorum. Oğlum bana ‘anne hastalık ne süre bitecek?’ diye soruyor. ‘Haricen hastalık var anne, seni özledim’ cümlelerini kullanıyor. Ben de ona ‘hastalara bakıyorum, onlar iyileşince geleceğim, ben hemşireyim’ diyorum. Hastalık bitince kavuşacağımızı söylüyorum” ifadelerini kullandı. DHA

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER