Uzmanlar yaz aylarında aşırı su kaybına karşı vatandaşları uyarıyor

Yaz mevsiminin gelmesi ile birlikte sıcaklık ve nem artışında yüksekliklere bağlı olarak vücut ısısı da artmakta ve metabolizma bu duruma uyum sağlamaya çalışmaktadır.

Uzmanlar yaz aylarında aşırı su kaybına karşı vatandaşları uyarıyor

Yaz mevsiminin gelmesi ile birlikte sıcaklık ve nem artışında yüksekliklere bağlı olarak vücut ısısı da artmakta ve metabolizma bu duruma uyum sağlamaya çalışmaktadır. Vücut ısısının artması neticesinde sıvı kaybına bağlı özellikle yüksek tansiyon, kalp yetmezliği, koroner kalp hastalıkları, böbrek yetmezliği gibi birçok durumda artış gözlenmektedir. Sıcakların etkisi ile artan terleme ile birlikte vücuttan fazla miktarda su ve mineral kaybının oluşması sonucu bayılma hissi, bulantı, baş dönmesi gibi sağlık sorunları da sıklıkla görülmekte. Sıcak yaz günlerini en sağlıklı şekilde geçirebilmek için Sağlık Bilimleri Üniversitesi Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı, Uz. Dr. Hatike Hançer yaz aylarında doğru beslenme ile ilgili tavsiyelerde bulundu.

“Sıcaklardan en çok etkilenen risk grubu özellikle yaşlı popülasyonu”
Yaz günlerinde artan sıcak havadan en çok etkilenen risk gruplarından bahseden Uz. Dr. Hatike Hançer, “Yaz mevsiminde aşırı sıcaklardan en çok etkilenen risk grupları olarak özellikle yaşlı popülasyon geliyor. Bu grubun başında da 65 yaş üstü yaşlı popülasyon geliyor. Hem kronik hastalıkların varlığı hem de beslenme desteğini kendi başına sağlayamamasından ötürü en fazla onların etkilendiğini görüyoruz. Hipertansiyonu, diyabeti, koroner arter hastalığı, kalp yetmezliği, kronik böbrek yetmezliği gibi ek hastalıkları olan popülasyonda aşırı sıvı kaybı çok farklı, hayal edemeyeceğimiz uç noktalara kadar götürebiliyor hastaları. Onun dışında 4 yaş altı küçük çocuklarda, bebeklerde aşırı sıcaklarda sıvı kaybından aşırı etkilenme durumlarını görüyoruz. Kendi işini kendi yapamayan alzheimer demansı olan, beslenmesini kendi başına halledemeyen kişilerde de yine aynı problemleri görüyoruz. Açık havada çalışan kişilerde aşırı sıcaklıklara bağlı gördüğümüz tablolar daha sık karşımıza çıkıyor. Bu gruplar bizim için daha büyük risk grubu oluşturmakta. Özellikle bakım evinde kalan yaşlılar yine bu grup içinde bahsetmemiz gereken grup oluyor. Beslenme düzeni olarak hastaların ek bir hastalık durumu varsa, bir kanseri varsa, felç, inme gibi bir tablosu varsa bunlar yine sıvı kaybına daha duyarlı olduğu için onlarda daha ağır tablolar karşımıza çıkabiliyor.” dedi.

“Saat başı su içilmesini öneriyoruz”
Sıcak günlerde terlemeyle birlikte oluşan sıvı kaybına değinen Uz. Dr. Hançer, “Özellikle şimdi aşırı sıcaklarda su kaybının çok fazla olacağını biliyoruz. İnsanlarda sıvı kayıpları terlemeyle olan kayıplardır. Ana mekanizmada aslında sıvı dengesini sağlamamız için fazla sıvı tüketmemiz gerekiyor. Susamayı beklemeden de bir iki bardak su içerek bunu dengelememiz gerekiyor. Susama merkezini uyardıktan sonra susama refleksi olması yerine normal standartta saat başı su içilmesini öneriyoruz. Beslenme düzeni olarak su içeriği yüksek yiyecekler tüketmelerini istiyoruz. Mesela daha yeşil sebzeler, yoğurt gibi daha hafif bir beslenme tarzı öneriyoruz. Baharatlı yiyeceklerden uzak durmasını, şeker oranı çok yüksek olan, alkol oranı yüksek olan içeceklerden uzak durmasını öneriyoruz ki aldığı sıvı kaybettiği sıvıyla kendini dengeleyebilsin. Yine aynı şekilde sıvı kaybını azaltabilmek için olabildiğince terlemeyi minimalize etmek istiyoruz. Fizyolojik olarak terlemesi gerekiyor sıcakta ama kalın ve çok koyu renkli kıyafetler giyen birinin terlemesiyle açık renkli ve ince kıyafetler giyen birinin terlemesi birbirine eşit olmuyor. O yüzden terlemeyi minimalize etmeye çalışıyoruz. Bu şekilde yaz sıcaklarında sıvı dengesini sağlamak istiyoruz.” diye konuştu.

“Sıvı tüketimine kahvaltıyla birlikte başlıyoruz”
Yaz günlerinde beslenme önerilerinde bulunan Uz. Dr. Hançer, “Yaz aylarında da, normal beslenme düzenimizde de özellikle ana öğün kavramına dikkat etmemiz gerekiyor. Kahvaltıyla güne başlamak hem günün başlangıcını fizyolojik olarak vücuda hatırlatmak anlamında önemli. Hem de öğün atlamadan normal düzenle devam etmek anlamında önemli. Sıvı tüketimine kahvaltıyla birlikte başlıyoruz. Yaz aylarında kahvaltıda çok fazla kahve ve kafeinli içecekleri önermiyoruz. Bunun yerine bitki çayları, yarım yağlı sütler öneriyoruz. Daha az tuzlu peynir, az tuzlu zeytinler öneriyoruz. Kızartmalar yerine haşlamalar tercih etmemiz gereken yiyecekler oluyor özellikle yaz aylarında. Yeşil yapraklı sebzelerden oluşan beslenme düzenini çok fazla öneriyoruz. Olabildiği kadar sıvı tüketmemiz gerekiyor. Gün içinde ara öğünlerde kuru kayısı, kuru meyveler, kuru yemişler tüketilebilir ama yaz aylarında elimizin altında çok güzel bir fırsat varken aslında tazelerini de tüketebiliyoruz. Sıvı desteğini sadece suyla sağlamayalım. Sonuçta elektroitlere, tuzlara da ihtiyacımız var. Sodyum potasyum dengesini sağlamamız lazım. Çünkü terlemeyle biz sadece saf su kaybetmiyoruz. Sodyum potasyum dediğimiz tuzları da kaybediyoruz. Bunu sağlayabilmek için ayran, soda gibi içecekleri tüketmeyi öneriyoruz. Gazlı içecekler kesinlikle tavsiye etmediğimiz, kesinlikle kaçınılmasını önerdiğimiz beslenme düzeni içinde yer alıyor. Soda tüketelim ama sodalar meyveli soda şeklinde, şeker oranı yüksek, tatlandırıcılarla kimyasal işleme uğramış sodalar olmasın istiyoruz. Normal sade saf su, saf soda şeklinde tüketmeyi öneriyoruz. Meyve suları olabilir ama posalı haliyle meyveyi tüketmek çok daha doğru ve faydalı oluyor. Bunlara dikkat etmemiz gerekiyor. Özellikle yoğurt, ayran, tüketimi yaz mevsiminde çok önemli. Bunlar hem probiyotik olarak kıymetli hem de sıvı dengesini sağlaması için önemli. O yüzden yine yoğurdu da sofralarımızda bulundurmamız gerekiyor.” dedi.

“Davete giderken çok aç gitmemek ana kuralımız olmalı”
Davetlerde ve iş yemeklerinde de diyeti bozmamayı öneren Uz. Dr. Hançer, “Ana beslenme düzenimizde bir yemeğe giderken bir davete giderken çok aç gitmemek aslında ana düsturumuz olsun. Çünkü çok aç başladığımızda öğünleri çok fazla tüketiyoruz. O yüzden bir davete giderken çok aç gitmemek ana kuralımız olmalı. Onun dışında yemek öncesinde gelen aperatif tabaklardan, kuru yemişlerden kaçınmayı öneriyoruz. Ana yemek tercihi yaparken tercihleri lezzetli olsun ama doyurucu da olsun ve sağlıklı pişirme yöntemleriyle olsun. Kızartma yerine haşlama, buharda pişirme, ızgara gibi pişirme yöntemlerini tercih etmelerini öneriyoruz. Sıvı tüketiminde alkol tüketimini minimalize etmeyi öneriyoruz. Çünkü alkolün içerisindeki şeker oranı yüksek olduğundan kişilerde beslenme düzeninde alkol ne kadar artarsa hem ödem hem sıvı tutulmasıyla ilgili bir sürü problemle karşılaşıyoruz. Şekeri hızlı yükselten karbonhidratlardan kaçınmayı öneriyoruz. Bunlar şerbetli tatlılar, hamur işleri olabilir. Onun yerine daha sütlü tatlıları tercih etmeyi öneriyoruz. Özellikle bunlara dikkat edersek aslında hem davetlerde normal istediğimiz gibi beslenebiliyoruz, hem de diyetimizi bozmadan her şeyi daha sağlıklı tüketmiş oluyoruz” diye konuştu.

Beyza Cömert

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER