50 Yılda Marmara Denizi Büyüklüğünde Sulak Alanı Kaybettik

Uzmanlar, Türkiye’de son 50 yılda kuruyan sulak alanlardaki su kütlesi miktarının Marmara Denizi'ne eşit olduğunu söyledi. Türkiye Tabiatını Koruma Derneği (TTKD) bilim danışmanı Dr.

50 Yılda Marmara Denizi Büyüklüğünde Sulak Alanı Kaybettik

Uzmanlar, Türkiye’de son 50 yılda kuruyan sulak alanlardaki su kütlesi miktarının Marmara Denizi'ne eşit olduğunu söyledi.

s-d127b40263511d632e18fc578c8a9b3a098eb1
Türkiye Tabiatını Koruma Derneği (TTKD) bilim danışmanı Dr. Erol Kesici, 2 Şubat Dünya Sulak Alanlar Günü’nün kutlama günü değil, artık anma günü olduğunu söyledi. Türkiye’nin Ramsar Sözleşmesi’ne taraf olan 145 ülkeden biri olduğunu belirten Dr. Kesici, Türkiye’de 135 sulak alan belirlenmiş olmasına rağmen, bunlardan 1 milyon hektarlık sahayı içeren 53’ü ulusal, 9’u mahalli, 14’ü uluslararası (Ramsar Alanı) öneme sahip toplam 76'sının Ramsar kriterlerine göre sulak alan olarak tescil edildiğini kaydetti.Dr. Erol Kesici, sözleşmeye göre ‘Ramsar Alanı’ olarak tescil edilen 14 sulak alanı ise şöyle sıraladı; Kayseri’de Sultansazlığı, Balıkesir’de Manyas Gölü, Kırşehir’de Seyfe Gölü, Mersin’de Göksu Deltası, Burdur Gölü, Samsun’da Kızılırmak Deltası, Bursa’da Uluabat Gölü, İzmir’de Gediz Deltası, Adana’da Akyatan ve Yumurtalık lagünleri, Konya’da Meke Maarı ve Kızören Obruğu, Kars’ta Kuyucuk Gölü, Bitlis’te Nemrut Kalderası.

3'ü kurudu, 11'i tehlikede

s-f79861cd63638760eab4fc7d24996f76272ef2
Uluslararası Ramsar Alanı olarak tescil edilen 14 sulak alandan bazılarının bugün ya tamamen kuruduğu ya da giderek kurumakta olduğuna dikkati çeken Dr. Kesici, “Seyfe, Kuyucuk ve Meke gölleri tamamen kurudu. Sultansazlığı’nın çok büyük kısmı kurudu. Manyas, Burdur ve Uluabat gölleri, Göksu, Kızılırmak ve Gediz deltaları, Akyatan ve Yumurtalık lagünleri aşırı oranda kuruma, kirlilik ve biyolojik çeşitlilikte azalma (tür çeşit ve miktarı) sorunları yaşıyor. Kızören Obruğu da aşırı oranda kuruma ve yer altı su kaynaklarının tarımsal amaçlı çekilmesi nedeniyle çevresinde yeni obruklar oluştu. Bunlar içerisinde en iyi durumda olanı Nemrut Kalderası. Ancak burada da su seviyesinde azalma var ve insan ziyaretleri sınırlandırıldı" diye konuştu.

2013'ten sonra yeni ilan yok

s-f54659e2d90f7330c370cc0d777e9ba438eddb
Türkiye’de en son 2013 yılında Nemrut Kalderası’nın Uluslararası Ramsar Alanı ilan edildiğini belirten Dr. Kesici, 2013’ten sonra Uluslararası Ramsar Alanı tescil edilen su kaynağı olmadığı gibi başvuru bulunmadığına da dikkati çekti. Dr. Kesici, "Bunun iki nedeni var. Birincisi, o vasfı taşıyan alan yok. İkincisi, daha çok da Eğirdir, Beyşehir gibi doğal göllerimizin Ramsar alanı olması, Ramsar kurallarının sosyo-ekonomik nedenlerle zorlayıcı olduğu düşünüldüğünden yöre halkı tarafından da istenilmemektedir" dedi.

Ramsar kriterleri ne?

s-70077e0f6e8b3052f14bf15a3019897780da38
Ramsar alanı belirleme kriterleri hakkında bilgi veren Dr. Kesici, şöyle konuştu:“Eşine az rastlanır veya sıra dışı biyo-coğrafi bölgedeki sulak alanlara ait nadirlik ve tipiklik bakımından özgül bir örnek oluşturması ve kayda değer miktarda az rastlanan, sadece oraya özgü endemik ve yaşamları tehlikeye düşen veya tehlike altında olan bitki-hayvan türlerinin ortamı olmasının yanı sıra, canlı toplulukları bakımından özgül bir değere sahipse, uluslararası sulak alan kabul edilmektedir. Sulak alanlar, içme-kullanma suyunun, nemin kaynağı, iklimin düzenleyicisi ve sigortasıdır."Türkiye’de üreyen beş su kuşunun dördünün neslinin hızla tükendiğinin bildirildiğini söyleyen Dr. Kesici, “Ülkemizde, Asya, Avrupa ve Afrika kıtaları arasında göç eden 400'den fazla kuş için dünyanın dört ana göç yolundan iki büyük kuş göç yolu bulunuyor. Bu kuşların ülkemizde konaklamaları, beslenmeleri ve bazı sulak alanları üreme, çoğalma alanı olarak seçmesi bakımından çok önemli bir değere sahiptir. Fakat bu sayı ülkemizdeki sulak alanların giderek kuruması ve kirlilik nedeniyle dünya göç yolundaki eski önemini giderek kaybetmektedir" dedi.

1.3 milyar hektar su kütlesi kurudu

s-7b4704f4307d6a33fe88daea58a7cd46f2bf37
Türkiye’nin 14’ü Ramsar Sözleşmesi kapsamında koruma altına alınan sulak alanların neredeyse yarısını hidrolojik ve ekolojik bakımdan kaybetmek durumda olduğuna işaret eden Dr. Kesici, “Kurutma, doldurma, suların kesilmesi vb. insan odaklı müdahalelerle kaybedilen göl ve sulak alanlardaki su kütlesi miktarı 1.3 milyar hektar. Yani son 50 yıl içerisinde 24 Eğirdir Gölü veya 3 Van Gölü ya da Marmara Denizi kadar sulak alan kurudu veya kurutuldu. Bugün gelinen nokta ise verilen sözlere, gelişen bilim ve teknolojiye ve desteklere rağmen önemli sayılmakla bitmeyecek yaşam kaynakları kuruma ve kirlenme tehditlerinin sınırlarını aşmış durumdadır" diye konuştu.

"Tutumlu olmamız gerekiyor"

s-e5903aad737b885a84b02434b63e58a3081c73
Dr. Kesici, sulak alanların hızla kuruması ve kirlenmesinin birçok ülkede kuraklık, suya ulaşamama, tarımsal gıdaların azalması ve pahalılık, ormansızlaşma ve biyolojik çeşitliliği oluşturan dünyadaki canlı türlerinin azalması gibi sorunlara yol açtığını söyledi. Bu nedenle dünyada yaşanabilirliğin azalarak, hastalıkların da artması sonucunun ortaya çıkacağını belirten Dr. Kesici, “Böyle giderse dünya yaşanamaz hale gelecek. Hep birlikte hareket ederek, iğneden ipliğe tüketimde tutumlu olmamız gerekiyor" dedi.

Vahşi sulama yerine damlama sistemi

s-eb1649d28a9f54354d7adabd10a78bb5b93d23
Tarımda vahşi sulama yerine damla sulama sistemini öneren Dr. Kesici, “Suyumuza göre tarımsal üretime geçmemiz planlanmalı. Enerji verimliliği sağlanarak, bilinçli kullanımla tüketim en aza indirilmeli. Enerji elde etmede doğal su kaynaklarımızın susuz kalması engellenmeli. Atmosferdeki karbondioksit oranının artmasındaki ana sorumlu kömür gibi fosil yakıtlar yerine yenilenebilir enerji kaynakları sağlanmalı. Arazi kullanımında ormansızlaşma ve sulak alanların kurutulmasına engel olunmalı. Sulak alanların su yatakları ve kanalları doğal haliyle bırakılmalıdır. İklim değişikliği gezegenimizdeki yaşamı tehdit eden en büyük tehlikelerden biridir" ifadelerini kullandı.

"Bilimsel restorasyona başlanmalı"

s-1dd2054d89ea41da29cb9e08a4e2bb5e96e7ba
Tüm ülkelerin ortak fakat farklılaştırılmış göreceli kabiliyetler ilkesine göre sorumluluk üstlenmesi gerektiğini de belirten Dr. Kesici, uyarılarını şöyle sürdürdü:“Ulusal, yerel ve bireysel olarak sera gazı emisyonlarını azaltmak için gereksiz her türlü tüketimden kaçınılmalı. Karbon fiyatlandırması uygulanmalı. Suni gübre kullanılmamalı. Dünyadaki bütün çocuklara, iklim felaketi olmadan yaşamaları için sera gazlarının nasıl önlenebileceğine ilişkin bilgi ve sorumluluk verilmeli. Doğal göllerin envanterleri çıkarılmalı, su bütçesi ve su kalitesi tespit edilmeli ve sulak alanların korunması için bilimsel restorasyona bir an önce başlanmalı." önlenebileceğine ilişkin bilgi ve sorumluluk verilmeli. Doğal göllerin envanterleri çıkarılmalı, su bütçesi ve su kalitesi tespit edilmeli ve sulak alanların korunması için bilimsel restorasyona bir an önce başlanmalı."

Ayrıca bakınız

Uzmanından Kuraklık Uyarısı: 'Nüfus Artışı Türkiye'yi Su Fakiri Yapacak' - Meteorolojinin Haritası Kuraklığın Geldiği Noktayı Gözler Önüne Serdi
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER