Dr. Sadık Akyar: 'MGK kararları hükümet için iç hukuk dayanak noktasıdır'

Dr. Sadık Akyar: "MGK kararları hükümet için iç hukuk dayanak noktasıdır"

Dr. Sadık Akyar: 'MGK kararları hükümet için iç hukuk dayanak noktasıdır'

M. Sadık Akyar, MGK kararlarının hükümete tavsiye niteliğinde olduğunu söyleyerek Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçildikten sonraki MGK kararlarının hükümet icraatları için adeta bir iç hukuk dayanak noktası oluşturduğunu söyledi.


Girne Amerikan Üniversitesi (GAU) Siyasal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi ve Güvenlik Araştırmaları Merkezi Direktörü M. Sadık Akyar katıldığı bir TV programında, yılın ilk MGK toplantısında bazı konuların öne çıkarıldığını belirterek, bunlardan birinin firari olan FETÖ terör örgütü mensuplarının bulunduğu ülkelere çağrı yapılarak, şahısların bir an önce Türkiye'ye iadelerinin yapılması gerektiği olduğunu bildirdi.



"Ege, Doğu Akdeniz ve Karadeniz'deki gelişmelerin yakından takip edildiği belirtildi"


M. Sadık Akyar, "Türkiye'ye iadeler konusunda bu çağrının muhatabının ise daha çok ABD, Almanya ve Fransa olduğu düşünülmektedir. İdlib'de statükonun korunması belirtilmiş, İdlib'in şu andaki durumu göz önünde bulundurulduğunda bunun daha çok Rusya ve hatta Suriye ile işbirliğini işaret ettiği, Menbiç yol haritasının hemen, Fırat'ın doğusu ile ilgili olarak da ilgili devletlerle varılan mutabakatların uygulanması konusu ile de ABD, Rusya ve hatta Suriye'nin hedef alındığı öngörülmektedir. Toplantı sonucunda ayrıca; Ege, Doğu Akdeniz ve Karadeniz'deki gelişmelerin de yakından takip edildiği belirtilmiştir. MGK kararları hükümete tavsiye niteliğindedir. Ancak, Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçildikten sonraki MGK kararları yine tavsiye niteliğinde olmasına rağmen, hükümet tarafından yerine getirilecek bir işlem maddesi olarak algılanmakta, hükümet icraatları için adeta bir iç hukuk dayanak noktası oluşturmaktadır. Bu nedenle, önümüzdeki günlerde firari durumda bulunan ‘FETÖ'cülere karşı yeni girişimlerin yapılacağı öngörülmektedir" dedi.



"Çipras bunlar için, iki ülke arasında 'diken' oldukları tabirini kullanmış"


Yunanistan Başbakanı Çipras'ın Türkiye ziyaretinin iki ülke ilişkileri açısından önemli bir zamanda olduğunu söyleyen M. Akyar açıklamalarına şöyle devam etti:


"Çipras'ın Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yaptığı görüşmede Türk Akımı projesini daha ileriye götürmek için Yunanistan'ın hazır olduğunun ifadesi, bizlere Doğu Akdeniz'deki hidrokarbon kaynaklarının çıkarıldığı takdirde, en uygun güzergahın Türkiye olduğunu teyit eder niteliktedir. Görüşmede gündeme gelen önemli konulardan birisi de Yunanistan'da bulunan firari ‘FETÖ'cülerdir. Çipras bunlar için, iki ülke arasında 'diken' oldukları tabirini kullanmış, her türlü darbeye karşı olduğunu belirtmiş ancak daha sonra Yunanistan'ın bir hukuk devleti olduğunu belirterek, diplomatik bir manevra ile sorulanları cevaplamıştır. Her iki lider her ne kadar direkt olarak Ege ve Kıbrıs konusuna girmeseler de, Çipras'ın vücut dili Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamaları ile önümüzdeki dönemde Türk-Yunan ilişkilerinde bir artış olacağı algılanmıştır."



"1933'de Venizelos'dan beri Ruhban Okulu'nu ziyaret eden ikinci Yunanlı lider Çipras'tır"


Ziyarette gündeme gelen konulardan birisinin de Heybeliada Ruhban Okulu'nun ziyaret edilmesi olduğunu söyleyen Akyar, "Çipras, 1933'de Venizelos'dan beri Ruhban Okulu'nu ziyaret eden ikinci Yunanlı liderdir. Heybeliada Ruhban Okulu 1971 yılında, Fener Rum Patriği'nin, okulun bağımsız olmasını istemesinden buna bağlı olarak, patriklikçe öğrenci gönderilmemesi sonucunda kapanmıştır. Açılması, kapandığı tarihten itibaren Türk dış politikasında tartışmaya neden olan konulardan biri haline gelmiştir. Çünkü, Ortodoks Kiliselerinin bir özelliği, milliyetçiliği körüklemeleri, siyasallaşmaları ve dini bir kurum olmalarına rağmen milliyetçi akımlara silah dahil her türlü desteği vermeleri ile tanınmalarıdır" ifadelerine yer verdi.



"Türkiye, Suriye konusunda ilgili ülkelerden varılan mutabakatlara uymasını beklemektedir"


Açıklamalarında Suriye'deki gelişmelere de yer veren M. Sadık Akyar, "Son MGK kararlarında da belirtildiği gibi Türkiye, Suriye konusunda ilgili ülkelerden varılan mutabakatlara uymasını beklemektedir. Aslında Türkiye ikinci, üçüncü ülkeler ile mutabakat yapmaya ve yapılan mutabakata uyulmasını beklemek yerine, bir an öne Suriye ile Şam'daki Türk Büyükelçiliğinin açılması dahil bir dizi güven artırıcı önlemi uygulamaya koyarak, 'Adana Mutabakatı' çerçevesinde; gerektiğinde bu mutabakatın mevcut gelişmelere uyumlu hale getirerek 'Genişletilmiş bir Adana Mutabakatı' uygulamasının daha akılcı olacağı kanaatindeyiz. Bu güven artırıcı önlemlerin başlangıcı olarak da yetkililere şu öneriyi getirmekteyiz. 1998 Adana Mutabakatından sonra, mutabakatın uygulanması ile ilgili sorunları Suriye tarafı ile anında çözmek için Dışişleri Bakanlığınca bir Büyükelçi görevlendirmişti" ifadelerini kaydetti.

Güncelleme Tarihi: 15 Şubat 2019, 11:01
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER