Ekonomistler Anlatıyor: Faizi İndirmeseydik Borcumuz Ne Kadar Olurdu? Hazine'nin Yükü Borç Krizi Doğurur mu?

Bugün açıklanan borç verilerinin detayları Ödenen faizlerdeki artışın detaylarında biri Şimdi gelelim Hazine'nin yüklerine ödenen faizler, artan borçlar ve KKM ile faiz olmayan giderler nasıl açıklanıyor? Dünya Gazetesi'nde Alaattin Aktaş 'Bu nasıl borç yönetimi?' başlıkl

Ekonomistler Anlatıyor: Faizi İndirmeseydik Borcumuz Ne Kadar Olurdu? Hazine'nin Yükü Borç Krizi Doğurur mu?

Bugün açıklanan borç verilerinin detayları

Ekonomik Veriler Umut Veriyor mu? Enflasyon ve Dolarda Yükseliş Beklenirken, Tarımda Maliyetler İkiye Katladı

Ödenen faizlerdeki artışın detaylarında biri

Ekonomistler Şaşkın, Tarihte Bir İlk: Anaparadan Fazla Faiz Olur mu?

Şimdi gelelim Hazine'nin yüklerine ödenen faizler, artan borçlar ve KKM ile faiz olmayan giderler nasıl açıklanıyor?

Dünya Gazetesi'nde Alaattin Aktaş 'Bu nasıl borç yönetimi?' başlıklı yazısında, Hazine'nin iç borç faiz ödemesinin 2022 yılının ilk 5 ayında 1,3 trilyon TL arttığını belirtti. Aktaş, 'Daha geçen aralık ayında ödenecek toplam faiz 'Yalnızca 795 milyar lira'. Aradan beş ay geçiyor, mayısa geliyoruz, ödenecek faiz tam 1.3 trilyon lira artmış ve 2.1 trilyona yaklaşmış' derken, 5 ayda faiz ödemelerindeki artışın yüzde 158 oranında olduğunu belirtiyor. Aktaş, anapara yükümlülüğünün de yüzde 14 oranında artarak, 188 milyar lira ile oluştuğunu açıklarken, anaparanın 188, faizin ise 1.3 trilyon lira artış gösterdiğine dikkat çekiyor.

Faiz indirmeseydik, faiz yükümüz kadar olurdu?

Aktaş, yazıda dikkatini çektiği borçlanma stratejisinde 5 ayda artan 1,3 trilyonluk faiz yükü için şöyle devam ediyor:Şimdi herkes şapkayı önüne koyup düşünsün, kendine göre bir hesap yapsın!Biz doğru dürüst bir ekonomi politikası izleseydik...Enflasyonu düşüreceğiz diye enflasyonun yükselmesine yol açacak şekilde faizi indirmeseydik...Faizi indirdiğimiz için Hazine’nin daha yüksek faizle ve dövize ve TÜFE’ye endeksli borçlanmasına yol açmasaydık...Türkiye Cumhuriyeti Hazinesinin elini böylesine zayıflatmasaydık...Ne mi olurdu?Hani o beş ayda 1.3 trilyona yakın faiz yükü artışı var ya, o tutar en fazla 200 milyar olurdu.

Faiz indirimleri ile piyasalarda oluşan oynaklık sonrası döviz için KKM yaratılırken, enflasyon için de yeni bir ürünün açıklanması bekleniyor, detayları burada

Yağmurdan Kaçarken Doluya Tutulur muyuz? Merakla Beklenen Enflasyon Korumalı Ürün Çare Olur mu?

Gelelim dövizdeki oynaklığı ya da yükselişi ya da tırmanış, sıçrama bir şekilde bize zarar veren durumu durdurmak için üretilem KKM'nin yüküne!

Dolar/TL'nin 18,40 ile tarihi zirvesini gördüğü, milli paramızın tarihteki en oynak gününü yaşadığı 20 Aralık'ta Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından açıklanan, Kur Korumalı Mevduat kısaca KKM diye bildiğimiz üründe ne kadar birikmiş? 849 milyar TL!Bunun bir maliyeti vat bildiğiniz üzere ve hesapta birikenler arttıkça maliyet de artıyor. İlk dönüşlerin başladığı mart ve sonrasında nisan aylarında kur farkı için KKM sahiplerine Hazine'den yapılan ödeme 16 milyar 255 milyon TL olmuştu. Sözcü'den Mehtap Özcan Ertürk haberine göre, mayıs ayında ise dolardaki yükseliş hızlanınca maliyet de artıyor.

Arada @e507'nin bu grafiğini hatırlayalım

Burada da KKM'nin Hazine ödemelerinde bir seçki bulunduralım

Hazine'nin Faiz Yükü 2 Kat Arttı: KKM Ödemeleri Faiz Gideri Sayılmadı

Şimdi devam edelim; uzmanlar hesaplıyor!

Dolar/TL 15 lira olduğunda (an itibarıyla 15,80 altına geriledi) devlete 35 milyar lira maliyet oluşturan KKM sistemi, geçen hafta döndüğü sınırında kalsaydı 88 milyar liralık maliyet yaratacaktı. Kısaca 1 lira, 53 milyar lira artış demek oluyor. Yukarıdaki grafikte de görüldüğü gibi 17 lira, 149 milyar lira edecek.KKM'ye giriş yapılan ortalama kur seviyesi 13,87 lira olarak hesaplanırken, dönüşleri alınan ilk girişlerin mart ve nisanda tazelendiği düşünülürse, ortalama 14,33 oluyor.

Cari açıkta yükselişin kurda oluşturduğu baskıya, enflasyondaki yükselişe ve dünya konjonktürüne karşın Merkez Bankası 2022 yılının ilk 4 ayında, 2021 yılının son 4 ayında düşürdüğü faizi değiştirmedi.

Dolardaki yükseliş sürdükçe KKM'de maliyet artıyor. Bu kısım, tüzel kişiliklere tanınan vergi muafiyetleri ya da rezervlerden bağımsız. Bir de açıklanması beklenen enflasyona endeksli ürün ile KKM'den çıkış riski de var. Onu ilerleyen günlerde göreceğiz. Ama KKM'ye özel esas risk istenilen getirinin sağlanamaması ile dövize dönüş riski olarak görülüyor.

Detayları da burada

Merkez Bankası Rezervlerinde Büyük Düşüş! Uzmanlar Hesapladı: 17 Aralık'tan Bu Yana Ne Kadar Döviz Satıldı?

"Doları, kur korumalıyla, enflasyona endeksli bonoyla ya da başka farklı süper bonolarla falan tutamazsınız"

Yeniçağ Gazetesi'nden Evren Devrim Zelyut da dün KRT TV’de katıldığı bir programda, Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik durumu şu şekilde özetledi: 
2017’de 47 milyar lira bütçe açığı veren Hazine, faize ne kadar ödüyor; 56 milyar lira. Sonra Cumhurbaşkanlığı Sistemi geliyor, 2020 yılında, bir anda bütçe açığı 178 milyara çıkıyor. Ödediğiniz faiz 133 milyar lira. TÜPRAŞ’ın ederi 50 milyar dolar. 2021’e geldiğimizde; 196 milyar lira bütçe açığı, 180 milyar lira da faiz ödemişiz. 2022'nin sadece nisan ayında 50 milyar lira açık verdi. 1854 yılında, Kırım savaşından sonra ilk borcu alan Osmanlı 20 yılda nasıl Düyun-u Umumiye’ye gittiyse Allah korusun, 20 yıl AKP kalsa ve bu kafayla gitse Türkiye Hazinesi’ni iflas ettirir. ABD, salgın döneminde bastığı 4,5 trilyon doları piyasadan geri çekecek, bu olduğunda dolar/TL’yi, kur korumalıyla, enflasyona endeksli bonoyla ya da başka farklı süper bonolarla falan tutamazsınız. 

Kerim Rota da faiz ödemelerindeki artışın en önemli nedeninin şu şekilde açıklamıştı

Fakirden Al Zengine Ver Modeli Borç Olarak Dönüyor: Düşük Faizin Faturası Halkın Sırtında!

Uzmanlar sosyal medyada da faiz ödemelerine ve borç yüküne dikkat çektiler

Dövize yönelim için Merkez Bankası eski Baş ekonomisti Prof. Dr. Hakan Kara ise bu paylaşımı yaparken

Dr. Mahfi Eğilmez yaşananlardan ders alınması gerektiğini vurguluyor

Devletin ekonomiye yönelik müdahalesi konusunda ise bu paylaşım dikkat çekerken

Türk iktisat tarihçisi Prof. Dr. Şevket Pamuk ise bu konuda şu hatırlatmaları yapıyor

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER