Türkiye'nin küresel koronavirüs salgını sebebiyle yurt dışına yaptığı yardımlar uzun süredir gündemde. Geçtiğimiz haftalarda NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg de yapılan yardımlara uyarı çekere Twitter'dan bir paylaşımda bulunmuştu.
Stoltenberg, Türkiye'nin yardımlarını sinyâl ederek 'Birlikte daha güçlüyüz' ifadesini kullanmıştı
#NATO#COVID19. Proud to see NATO Allies supporting each other through our disaster relief center. #StrongerTogether pic.twitter.com/9f8gvHvVzs— Jens Stoltenberg (@jensstoltenberg) 1 Nisan 2020Peki, Türkiye’nin yaptığı tıbbi malzeme yardımları neler? Bu yardımların Türkiye'nin dış politikasındaki yeri ne? Uluslararası ilişkiler uzmanları, Türkiye’nin koronavirüs yardımlarını DW Türkçe’ye değerlendirdi.
Hangi yardım malzemeleri gönderiliyor?
Koronavirüs krizi kapsamında yurtdışına yapılan tıbbi yardımlar çeşitlilik gösteriyor. Birçok ülkede en yaygın yardım türü erzak dağıtımı olarak öne çıkıyor. Maske, biyolojik tehlike tulumu, tek kullanımlık koruyucu kıyafet, önlük, koruyucu gözlük, eldiven, antiseptik ve COVID-19 test kiti gibi ürünler de yine en çok dağıtılan ürünler arasında.Ancak Endonezya’da cami temizliği ve ilaçlama, Yemen’de sağlık çalışanlarına eğitim, Sudan’da 3D yazıcısının bağışı, Romanya’da sağlık ocağı yenilenmesi ve Gazze’de hastane hibe edilmesi gibi örnekler de, Türkiye’nin COVID-19 kapsamında yaptığı tıbbi ürün ve hizmet yardımları dahilinde.
Bu yardımların ulaştırılması TİKA, Kızılay, Sağlık Bakanlığı, Savunma Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı gibi farklı kurumlar aracılığıyla koordine ediliyor. Libya, Kuzey Makedonya ve Bosna-Hersek gibi bazı ülkelere ise birkaç farklı kurumlar yardım gönderebiliyor.Her kurumun yaptığı yardımlar hakkında detaylı ve şeffaf bilgiye ulaşmak mümkün değil. Ancak yardımı alan bazı tarafların açıklamaları ve sosyal medya paylaşımları bu yardımların kapsamı ve değeri hakkında ipucu veriyor. Örneğin, Kosova Kızılhaçı’nın paylaştığı Kızılay tutanağına göre bu ülkeye gönderilen 41 kolide 63 bin adet tıbbi malzeme bulunuyor ve bu malzemelerin toplam değeri 160 bin TL.
The Turkish Red Crescent Society has supported the Red Cross of Kosova with a contingent of protective equipment for Red Cross of Kosova staff and volunteers.The Red Cross of Kosova thanks the Presidency of Turkey and the Turkish Red Crescent for this donation.#TürkKizilay pic.twitter.com/UfSZkqtmPu— Red Cross of Kosova (@RedCrossKosova) 9 Nisan 2020Türkiye’nin NATO yoluyla yardım yolladığı ülkeler aralarında İngiltere, İspanya, İtalya, Bosna-Hersek, Kuzey Makedonya ve Karadağ da yer alıyor. NATO açıklamasına kadar Türkiye, İspanya ve İtalya’ya toplam 450 bin maske yolladı. Keza İngiliz yetkililer ülkeye ulaşan iki askeri kargo uçağının bir tanesinin içerisinde 250 bin adet kişisel koruyucu donanım bulunduğunu belirtti.
Maske yardımı devam ediyor.
COVID-19 ile uğraş kapsamında, tıbbi ve cerrahi maske, tulum, eldiven, dezenfektan dahil birçok ürünün ihracatı ön izne bağlı tutuluyor. Yardımların büyük bir çoğunluğu karşılıksız yapılsa da, ihracatı durdurulan bu malzemelerin yurtdışına satışının devlete ait kurumların onayından geçmesi lüzum. bu nedenle izin çıkarılan sevkiyatlar yardım olarak tanımlanıyor.Türkiye kendi sınırları içerisinde maske dağıtımına devam ederken, aynı zamanda yurtdışına da üç katlı cerrahi maske, ENI149, N95 ve bez maske gibi ayrı özellikte maskeler gönderiyor. Sağlık Durumu Bakanı Fahrettin Koca’nın açıklamasına tarafından, Türkiye’den iki milyon maske istek eden Almanya’ya da bu ürünlerin yakın zamanda satılması planlanıyor. Arasında Özbekistan, Sri Lanka, Moğolistan, Uganda ve Macaristan’ın da bulunduğu çoğu ülkede ise Türkiye yerel imkanlarla maske üretimini destekliyor.
COVID-19 testleri de destek olarak yurtdışına gönderilen ürünler arasında. Ulaşılan resmi belgelere tarafından bugüne değin Kolombiya’ya 26 bin 250, Sırbistan’a bin 500 ve İran’a bin adet test gönderildi. Sağlık Bakanı Koca, keza talep doğrultusunda ABD’ye de 500 bin testin satıldığını belirtti.
'Toplumun vermesi gereken bir karar...'
Türkiye’nin uzun süredir bambaşka ülkelere yaptığı yardımlarla ve kurduğu vakıf ve zihin kuruluşlarıyla dünyada yumuşak gücünü arttırmaya yönelik faaliyetlerde bulunduğunu bildiren ve Koç Üniversitesi'nde Siyaset Bilimleri ve Uluslararası İlişkiler alanında öğretim üyeliği yapan Prof. Dr. Murat Somer, COVID-19 zarfında yapılan insani yardımların da bu politikanın bir parçası olduğunu belirtiyor.“Türkiye kaynaklarının kayda değer bir bölümünü yurtdışındaki insani faaliyetler için kullanmalı mı, kullanmamalı mı? Bu Türkiye’de toplumun vermesi, en azından onaylaması gereken bir karar” diyen Somer, hukuk devletlerinde ve demokrasilerde siyasi kararların, denge ve yoklama mekanizmaları dahilinde ve toplumsal mutabakat ile alınması gerektiğine uyarı çekiyor. Destek kararlarının saydam bir şekilde alınmadığını düşünen Somer, bu durumun kanunsuzluk ve siyasilerin şahsi çıkarları için kullanılabileceğinin de altını çiziyor.Türkiye’de ülke içerisinde gereklilik duyulan kaynakların bir kısmının yurtdışına aktarılmasının “tepeden ve topluma sorulmadan alınmasının” demokratik olmadığını gösteren Somer, “Bugün Türkiye’de insanların devleti yönetenlerin kararlarını yeterince yoklama imkanına sahip olduğunu söylemek mümkün değil. Eğer muhalefeti ve sivil toplumu da katarak tartışılsaydı bu seçim, acaba Türkiye hangi kararı verecekti?” diyor.
'Türkiye güvenilir olduğunu anlatmaya çalışıyor.'
Altınbaş Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Alper Kaliber ise Türkiye’nin içeride bu salgınla uğraş ederken, komşularına ve Avrupa dahil elde etmek üzere diğer toplumlara yardımcı olabilecek değin hazırlıklı ve dinç olduğuna dair bir imaj vermeye çalıştığını vurguluyor.“Esasında Türkiye uluslararası ittifaklarına vurgu yaparak sistem içerisinde olduğunu, güvenilir ve güç zamanda kendisiyle çalışılabilir bir ülke olduğunu anlatmaya çalışıyor” diyen Kaliber, bir öteki mesajın da Cumhurbaşkanlığı forsu kullanılması ile verildiğini belirterek, bu durumun Türkiye’deki devlet yapısının ve gücünün tek bir kişide toplanmasının sembolü olduğunu belirtiyor.Türkiye’nin milletlerarası örgütlere ve normlara bağımlılığını vurgulamasının uzlaşmacı bir ton taşıdığını söyleyen Kaliber’e kadar, Türkiye’nin özellikle son yıllarda yaptığı anti-demokratik uygulamalar ve farklı alanlara yönlendirilmiş uluslararası sorunlara verdiği reaksiyonların hızlı bir prestij ve inanılırlık kaybına yol açmış durumda. Fakat bilhassa 2000’lerin ortalarından itibaren Türkiye’nin kendisini yumuşak zor olarak konumlandırmaya çalıştığını belirten Kaliber, “Bugünlerde ise Çavuşoğlu’nun özellikle dile getirdiği ve altının dağıtılmış şekillerde doldurulmaya çalışıldığı yeni bir kavram ortaya atılmış gibi görünüyor. Bu da girişimci ve insani dış politika olarak adlandırılıyor” diyor.
'Niçin destek yapmadı demeyecekler, iyi ki bunu yaptı diyecekler.'
Destek yapılan ülkelerin çeşitliliğini vurgulayan Galatasaray Üniversitesi Milletlerarası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Ali Faik Demir’e göre ise, "Tarihsel bağlamda, geçmişten beri, Türkiye’nin Osmanlı’dan devraldığı, kriz ve kuvvet zamanlarda insanlara el uzama alışkanlığı var." Yapılan yardımların hem sembolik ayrıca de çabuk netice verecek yanları olduğunu bildiren Demir, bununla birlikte Türkiye dahil hiçbir devletin milli çıkarının yalnızca ülke sınırlarının güvenliğine emrindeki olmadığını ve küresel sistemde dayanışmanın şart olduğunu belirtiyor.“Türkiye’de kamuoyu “Türkiye bunu politik bir nedenle mi yaptı, ben bile maskeye ulaşamıyorum” diye düşünüyor olabilir, ama bu içten bir okuma değil” diyen Demir’e göre, Türkiye dayanışmanın önemini anlayan ülkelerden. Dolayısıyla Demir, Ermenistan gibi Türkiye’nin sınırlarının kapalı olduğu bir ülkeye takviye onayının yapılmasının da dayanışma kapsamında düşünülmesi gerektiğini belirtiyor.Dünyanın küresel bir köy olarak görülmesi gerektiğini de ifade eden Demir “Türkiye bir kavrama değişikliği yaratmış olabilir, ben kendi adıma bunun olumlu olduğunu düşünüyorum. Bu yardımları yapmasaydı negatif bir seziş yaratmayacaktı, fakat yaptığı için olumlu bir sezgi yarattı. Bu da bir gerçek. Niçin yapmadı demeyecekler, iyi oysa bunu yaptı diyecekler. Kendimce farkı da bu” diyor.