Yargıtay'ın yerel mahkemelerin kararını onamasının ardından Kılıçdaroğlu, "fahiş tutarda tazminat ödemeye mahkum edilmesinin ifade özgürlüğünü ihlal ettiği" gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu. Başvuruyu inceleyen Yüksek Mahkeme, "ifade özgürlüğü ihlali" olmadığına hükmetti. Başvuru konusunun, halka mal olmuş siyaset adamları arasında geçtiği için eleştiri sınırlarının sıradan bir insana göre daha geniş olduğu belirtilen kararda, başvurucunun, Başbakanla girdiği polemik sırasında kullandığı kimi sözlerin kişisel saldırı içerdiği kaydedildi.
'TAZMİNAT CEZASI ORANTILI'
Kılıçdaroğlu'nun dava konusu ifadelerinin, siyasi bir eleştiri olmaktan çok bir hakaret zinciri olduğu belirtilen kararda, şu ifadelere yer verildi:
"Başvurucu, ifade özgürlüğünü kullanırken kendisi için de geçerli olan görev ve sorumluluklara uygun davranmamıştır. Öte yandan, başvurucunun kullandığı sözleri 'siyasi eleştiri bağlamında söylediğine' ilişkin savunması başvuru konusu sözlerde yer alan 'tahkiri' ortadan kaldırmadığı gibi davacının bu sözleri duyduğunda hissettiği olumsuz duyguları da hafifletmez. Bu itibarla mevcut davada dile getirilen kaba, aşağılayıcı, küçük düşürücü, abartılı kişisel saldırı içeren sözlerin olayın tarafları ve konuşmanın çerçevesi politik alanda kalsa bile kabul edilebilir sınırları aşması nedeniyle siyasi bir tartışma içindeki bir görüş olarak değerlendirilmesi zordur ve bu sözler ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilemez. Başvurucunun tazminat ile cezalandırılmasının toplumsal ihtiyacı karşıladığı ve dolayısıyla 'demokratik bir toplumda gerekli' olduğu kabul edilmiştir."
Verilen tazminat cezasının miktarının orantılı olduğu vurgulanan kararda, başvurucunun "ifade özgürlüğünün ihlal edilmediği" belirtildi. Güncelleme Tarihi: 29 Kasım 2017, 16:58