Gülşen Güler Uyan (27) Boğaziçi mezunu İngilizce öğretmeni. Şimdilerde ise evde durmayan bir ev hanımı… Eşi Melih Uyan (28) ile birlikte sürekli seyahat planı yapıyor. İlk kez birlikte gittikleri İngiltere gezisinden sonra seyahati hayatlarının merkezine koydular.

Gülşen seyahatleri sayesinde “Asla yapamam, asla yiyemem, asla cesaret edemem” dediği her şeyi yaptı. Dünyayı gezmek onu İstanbul’daki sırça köşkünden çıkardı. Bora Bora’da köpek balıklarıyla yüzdü, Mısır’da çölleri aştı hatta kaplanın bulunduğu bir kafese bile girdi. İsmail SARI / isari@hurriyet.com.tr


Fotoğraflar: Gülşen Güler Uyan

Kendi seyahat tanımınızı yapın desem, neler söylersiniz?
- Seyahat hayatımın ana teması… Her şey bu tema etrafında şekilleniyor. Benim için seyahat etmek dünya üzerinde kırmızı valizimle toprağına ayak basmadığım hiçbir ülke kalmayana dek sürecek bir tutku.

Yurtdışına çıktığım ilk günden bu yana gideceğim ülke hangisi olursa olsun, hâlâ aynı heyecanı hissederim, sevinçten geceleri uykum kaçar. Seyahat söz konusu olunca, hiç yemek seçmeyen insan gibiyim, nereye olursa giderim.

Peki kendinizi gezgin olarak görüyor musunuz?
- Kendime ‘gezgin’ desem gezginleri kızdırırım, ‘turist’ desem ona da gönlüm razı değil. İkisinden de biraz var. Ben anı biriktiriyorum, anı satın almıyorum.

Gittiğim her yere ufacık kırmızı valizimle gidiyor, anın tadını çıkarmaya çalışıyorum. Onun dışında turistlerin düştüğü tuzaklara düşmüyorum çünkü artık hangi ülkede turisti hangi yönlerden avlayabileceklerini çok iyi biliyorum. Bu yönlerimle biraz gezginim diyebilirim.

Eşinizde sizin gibi seyahate meraklı biri midir?
- Onun da seyahat fitili tanıştığımız ilk yıllarda sırt çantasıyla Güney Amerika’yı boydan boya gezmesiyle alevlendi. Şimdi beraber geziyoruz. Bugüne kadar 5 kıtada 42 ülke gezdik. Tek başıma ise sekiz ülkeyi gezdim.

Birlikte ilk hangi ülkeye gittiniz, neler yaptınız?
- İlk olarak İngiltere’de öğrenci olduğum zamanlar İngiltere’yi gördük. Kısa bir geziydi ama İngiltere’nin pek çok şehrini gezdik. Evlendikten sonra balayını Bora Bora’da geçirdik.

Burada kendimden büyük vatoz balıklarını kucaklamaktan tutun da köpek balıklarının arasında yüzmeye kadar ilginç anılar yaşadım.

Seyahatlerinizin temasında genelde bu tip aktiviteler mi oluyor?
- Aslında seyahatlerimde “Buraya belki de bir daha hiç yolum düşmeyecek, maksimum faydayı sağlamalıyım” fikri yatıyor.

Gideceğim ülkede en ufak bir adrenalin imkanı varsa, elimden geldiğince es geçmemeye çalışıyorum. Örneğin, Kenya’da safari ya da Zimbabwe’de Victorya Şelaleri’nin içindeki havuzda yüzmek inanılmaz bir duygu…

42 ülke içinde “Adımı unutsam, bunu unutamam” dediğiniz anlar oldu mu?
- Olmaz mı… Örneğin, Fas’ta Sahra Çölü’ne gittik, develerde 2-2.5 saat süren yolculuktan sonra gece kimseciklerin olmadığı, sadece ay ışığı ile aydınlanan bir çadırda bir gece kaldık.

Sabaha karşı titreyerek güneşin doğuşunu kum tepelerinin üzerinden izledik. İnanılmaz bir manzara vardı. Bunu unutmak mümkün değil.

Başka…
- Meksika’nın Yucatan Bölgesi’nde ‘cenote’ diye adlandırılan mağara sularının hemen hepsinde yüzüp, Akumal Plaj’ında dev su kaplumbağalarını gördüm. Gürcistan-Rusya arasındaki Kazbegi Bölgesi’de dere tepe düz giden, oldukça sapa yollardan 5.054 metre yükseğe çıktım, gördüğüm manzara karşısında aklımı kaybedecek gibi olduğumu hatırlıyorum.

Tayland’da altı yaşında iki kaplanın bulunduğu bir kafese girip, benden kat ve kat büyük bu asil hayvanları bol bol okşayıp sevdim.

En çok neresi sizde kalıcı izler bıraktı?
- Japonya… Bir ülke aynı zamanda hem son derece modern, hem de geleneklerine sıkı sıkıya bağlı olabilir mi? Japonya gerçekten inanılmaz.

İnsanlarının naifliği, özenli hâlleri, birbirlerine saygılı tutumları hepsi çok etkiledi beni. Hâlâ gönül tahtıma Japonya’dan başka ülke oturtamadım diyebilirim.

Gezmek güzel ama bütçeyi nasıl ayarlıyorsunuz, ortalama ne kadar harcarsınız?
- Seyahat bütçesini oluştururken uçak biletlerini aldıktan sonra, orada günlük ortalama bir harcama bütçesi oluşturup, otelleri de ona göre alıyoruz. Elbette harcamalar ülkeden ülkeye, hatta şehirden şehre bile farklılık gösteriyor.

Maliyeti ne kadar aşağı çekmeye çalışırsanız çalışın, uçak bileti, kalacak yer, varsa vize ücreti, temel yeme içme masrafı gibi asla tasarrufa gidemeyeceğiniz gider kalemleriniz oluyor. Bu da iki kişilik üç-dört günlük bir seyahat için ortalama 2 bin ile 3bin TL arasında oluyor.

En son neredeydiniz?
- Tanzanya’da Zanzibar’ı gezdik. Zanzibar Stone Town’da her birinin farklı güzellikte olduğu ahşap kapılı binaları, daracık sokakları dolaştık.

Zanzibar’a bağlı Prison Island’da kölelerin tutulduğu odaları, en büyüğü 192 yaşında olan dev kaplumbağaları gördük.

Dünyayı gezmek isteyen ama hiç yurt dışına çıkmamış olanlara ne gibi tavsiyeleriniz olur?
- Maddi imkanların büyük bir engel olduğunun farkındayım ama seyahati hayatının önceliği yapıp da buna yeterli bütçe ayıramayan kimse tanımadım bu zamana dek, her şey gerçekten istemekle başlıyor.

“Dünya çok büyük, ben içinde bir noktayım” zihniyeti de var ne yazık ki bizleri gezmekten, keşfetmekten alıkoyan, korkutan…

Silsinler bu düşünceleri akıllarından, dünya kimsecikleri yutmadı, sizleri de yutmayacak.

Hayatta “Asla yapamam, asla yiyemem, asla cesaret edemem” dediğim her şeyi yaptım, yedim, cesaret ettim. Bir nevi dünyayı gezmek beni İstanbul’daki sırça köşkümden çıkardı ve gerçek hayatla tanıştırdı.

Gülşen Güler Uyan, seyahatleriyle ilgili yazı ve fotoğraflarını ‘www.kirmizivalizyollarda.com’ blog adresinden paylaşıyor.