Türkiye'de Kovid- 19 salgınında günlük vaka sayıları ve can kayıpları azalırken, normalleşme süreci konuşulmaya başlandı. Fakat Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, adımların oldukça kontrollü atılması gerektiğini vurguluyor. Ceyhan “Günlük vaka sayımız düşmeli. İki binlerde kalmamalı. Yüzmüş yüzmüş kuyruğuna gelmiş değiliz" dedi.
Hürriyet gazetesinden Hande Fırat, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Esas Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan ile konuştu. Ceyhan, salgınla mücadelede hangi noktada olduğumuz ve normalleşme sürecindeki tehlikeli noktaların neler olduğu gibi merak edilen sorulara cevap verdi. Hande Fırat'ın "Daha yolun yarısındayız" başlıklı yazısı şöyle:"Normalleşme hatta yeni normali hayata aşmak için bir yol haritası üstünde çalışılıyor.Neden yeni bayağı diyorum? Çünkü bu yol haritası ile eskiye dönmeyeceğiz. Yol haritası çalışmasının başındaki ad Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, yaptığımız telefon konuşmasında dobra dobra söyledi ve yeni normali şöyle tanım etti:“Maskeli, hijyenli, sosyal mesafeli yaşam...”Peki bu ne değin sürecek? Telefona sarıldım ve kıymetli öğretmen Prof. Dr. Mehmet Ceyhan’ı aradım. İşte bu konuda fazla merak edilen açıklamaları...
Kontrolsüz hayat nasıl muhtemel?
İyi haber, sonsuza değin maskeli yaşamayacağımız ve dünya üstünde iki seneden artı süren salgın olmadığı. Eski hayatımıza dönüş ya da Mehmet Hoca’nın ifadesiyle “kontrolsüz hayat” şu şekillerde olabilir:
1. Aşı bulunması.
2. Virüsün iyi anlamda mutasyona uğraması, takatinin tükenmesi, bulaşıcılığını kaybetmesi.
3. Toplumsal bağışıklığın sağlanması.
"Virüsün alev gücü azaldı diye siperden tüm orduyu çıkaramayız"
Mehmet Öğretmen bütün açıklamalarında “salgını denetleme noktasında” iyileşen jurnal hasta sayısının jurnal vaka sayısının geçmesinin önemini anlatmıştı. Bir defa daha ona uyarı çekti ve fakat kritik bir ek daha yaptı:“Günlük vaka sayımız düşmeli. İki binlerde kalmamalı. Vaka sayısını devirmek için uğraşmalıyız. Yüzmüş yüzmüş kuyruğuna gelmiş değiliz.”Bu bir savaş... Mehmet Öğretmen, “Bir siperde biz, diğerinde virüs var. Virüsün alev gücü azaldı diye siperden tüm orduyu çıkaramayız. Önce sürünerek çıkacağız. Sonradan köşelerde saklanacağız, bir adım atacağız, bakacağız, bir adım daha atacağız...” dedi. ağır ağır, kontrollü gitmek gerekiyor. Bu evrenin adı “kontrollü yaşam”...
"65 yaş üzerine yasak günü izin verilsin"
Prof. Dr. Mehmet Ceyhan’ın önerisi, kontrollü yaşamda hayatı yavaşça normalleştirmeye çalışırken aciliyete bakılması. Idareli ya da sosyal alanda gerçekten ivedi alanlarda adım atılmalı. O yüzden bu bayram ev ziyaretlerini erken buluyor. Mehmet Öğretmen’nın öneri ve uyarıları ise şöyle:Ramazan Bayramı’ndan önce 65 yaş üstü vatandaşlarımızı azıcık hareketlendirmeliyiz. Kemik erimesi ve adale kaybı ile karşı karşıya kalacaklar. Sokağa çıkma yasağı olduğu gün onları dışarı çıkarıp evlerine yakın alanlarda yürütmeliyiz. Tam 3 tane 14 gündür evde kapalılar. Onların birbirlerine bulaştırma riski yok denecek değin az. Sokağa çıkma yasağının olduğu gün bunun için ideal.Spor müsabakalarının seyircisiz oynanması az tehlikeli. Uygulanabilir.
"En büyük tehlike AVM ve okullar"
Kendimce en risklisi AVM’lerin tam kapasite açılması. Kapalı etraf son derece zararlı ve sosyal uzaklık ya da maske kontrolü mümkün değil.En tehlikeli ikinci konu ise okulların açılması. Bu haziran ayı için de geçerli. Japonya bunu yaptı, salgında kontrollü bir döneme girdiklerinde okulları açtı. Bitmiş başa döndüler. Okulların sonbahardan önce açılması çok tehlikeli olur.Bayram ziyaretleri fazla riskli olur. Bu bayramda uzak selamlaşmak, uzaktan anmak daha doğru olur.Türkiye’de diyelim fakat olgu sayısı sıfır oldu veya 0 ile 5 arasına düştü. Kendi içimizde normalleşebiliriz. Oysa bu sefer de salgının devam ettiği diğer ülkelere karşısında tetikte olacağız. Hudut kontrollerimizi güçlendireceğiz. Dışarıdan olgu gelmesini engellemeye çalışacağız.”