Türkiye'nin koronavirüsle mücadelesinin değerlendiren Türk Tabipler Birliği, Sağlık Bakanlığı'nı bilgi paylaşımı hakkında transparan olmamakla eleştirdi, salgında henüz ilk dalganın da atlatılamadığını vurguladı.
Türk Tabipleri Birliği (TTB), korona virüsünün Türkiye’de resmi olarak açıklandığı 11 Mart tarihinden bugüne geride kalan 3 ayı değerlendirdi. TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Sinan Adıyaman, TTB Covid-19 Danışma ve İzleme Kurulu üyeleri Prof. Dr. Açlık Azap, Prof. Dr. Kayıhan Pala ve Doç. Dr. Cavit Işık Yavuz’un katıldığı değerleme toplantısında Türkiye’de ve dünyada salgının etkisinin azalmadığı, risklerin devam ettiği ifade edildi.Gazete Duvar'dan Serkan Alan'ın haberine kadar, geride kalan üç ayda 23’ü doktor 43 sıhhat çalışanının salgın sebebiyle yaşamını yitirdiğini andıran TTB Başkanı Sinan Adıyaman, afiyet çalışanlarının koruyucu ekipman yetersizliği yaşadığını belirterek, “Salgın ‘sırlarla’ yönetiliyor. Odalarımıza yapılan başvurulardan, medyadan biliyoruz ama salgının üçüncü ayında da sağlık durumu çalışanları hasta olmaya devam ederek, yaşamlarını kaybederek çalışmaya devam ettiler, ediyorlar” dedi.
"Türkiye komşuları içinde en çok İran ile benzerlik gösteriyor"
AFP Çalıştıkları etraf sebebiyle toplumdan daha artı risk taşıdıkları bilinmesine rağmen sağlık durumu çalışanları için çalışan sağlığı yönünden düzenleme yapılmadığını açıklayan Doç. Dr. Cavit Işık Yavuz bir sunum gerçekleştirdi. Pandeminin üçüncü ayında Türkiye’nin, Covid-19 doğrulanmış vaka sayısında dünyada 12’inci sırada, Covid-19 doğrulanmış ölüm sayısında ise 17’inci sırada olduğunu gösteren Yavuz, “Türkiye’nin, milyon kişi başına toplam doğrulanmış vaka sayısı bakımından komşu ülkelerle karşılaştırılacak olursa, İran ile benzerlik gösterdiği, Bulgaristan ve Yunanistan’da ise toplam doğrulanmış olgu sayısının Türkiye’den daha eksik olduğu gözlenmektedir” dedi.
"Elimizde epidemiyolojik değer biçme yapmaya yarayacak data değil"
Türkiye’nin pandeminin en yıkıcı etkisinin gösterdiği ilk dalgayı sönümlendiremediğini ve bastıramadığını ifade eden Yavuz, “Dalgalı ilerlemesi ve süratli düşüş göstermemesi anahtar sözcük veriyor. Vaka sayılarımız son günlerde bin civarında açıklanıyor. Az Önce birinci dalgayı baskılayabilmiş değiliz” dedi ve sözlerini şu ifadelerle sürdürdü:“Üç aydır gerek ülkemizdeki etkilenmeyi hiçbir ayrıntılı epidemiyolojik veriye ulaşmış değiliz. Sağlık Bakanlığı’nın rahatsızlık risk gruplarına, yaş ve ikâmetgâh yerine göre veri açıklamasını bekliyoruz. Elimizde hâlâ hakiki bir epidemiyolojik değerlendirme yapmaya yarayacak veri değil. Bilimsel araştırmalara sözde görünmeyen izin prosedürleri getiriliyor.”
"Vakaların hafiflediğine dair kanıt göremiyoruz"
“Toplumun yaşadığı kapanma sonrası bitmiş açılım serbestleşme kararlarının hangi bilimsel kanıtlara kadar alındığını bilmiyoruz. Bununla ilgili delil arıyoruz ama bulamıyoruz. Toplumdaki algıyı değiştiren ‘vakalarımız hafif’ söylemiyle karşılaşıyoruz. Buna dair de kanıt göremiyoruz. Oysa son dönemde yapılan bilimsel araştırmalar virüsün olumlu veya negatif metamorfoz göstermediğini gösteriyor. Virüsün yapısında, daha olumlu ya da daha olumsuz sonuçlara yol açabilecek bir değiştirme yok. Bulaşmaya karşın tedbirlerin hassasiyetle uygulanmaya devam edilmesi gerekir"
Yerli hap: "Bilimsel kanıtlara ihtiyacımız var"
Yavuz’un sunumunun gerisinde, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank'ın koronavirüse aleyhinde yerli ilaç üretildiği açıklaması hatırlatılarak görüş sorulması üstüne Prof. Dr. Kayıhan Pala şunları kaydetti:“Bir ilacın oluşturulması ve ruhsat alması için geçen süreler çok uzun sürelerdir. İlacın çok basit insanlarda kullanılması alışılmış olduğumuz bir koşul yok. Bilimsel kanıtlara ihtiyacımız var. Bizim bilgimiz Çin’de bulunduğu Türkiye’de etken maddenin sentezinin yapıldığıdır. Fazla uzun sürecek ve kanıta dayalı bilgiler ışığında açıklama yapmak gerekir ama bu bilgiler ne bize ne de kamuoyuna sunulmadı. Bilimsel kanıt olmaksızın bu bahis değerlendirmeye açık iddiadır. Umarız ama bu bilimsel kanıtlar ileriki günlerde sunulabilir.”