İstanbul'a yakın cennet gibi sahil: Akçakese Köyü

İstanbul'a yakın cennet gibi sahil: Akçakese Köyü

İstanbul'a yakın cennet gibi sahil: Akçakese Köyü

1 / 23

İstanbul'a çok yakın hâlâ çok güzel sahiller var. Bu sahillerden en güzeli Akçakese Köyü… Akçakese Köyü'ne o kadar eski zamandan beri gidiyorum ki, hani derler ya buralar hep dutluktu, hakikaten öyle. Özellikle güzel bir hafta sonu gezisi için çok ideal. İşte size Akçakese Köyü gezi rehberi…

Fotoğraflar: Bahar Gündoğdu

2 / 23

Akçakese Ağva yolunda. Şileyi geçtikten sonra yola devam edin. Yol geliş gidiş tek yola düşüyor. Yolunuzun üstünde Kabakoz'u geçeceksiniz. En son Kandıra tabelasından sola ayrılmalısınız. Bir sonraki köy Akçakese. Navigasyon doğru olarak sizi sahile kadar götürüyor.

3 / 23

Eğer İstanbul'daysam her yaz sezonu mutlaka Akçakese köyüne gitmeye çalışırım. Bundan 25 yıl öncedir ilk gidişim. Temmuz ya da ağustosta bile gitseniz birkaç kişiden başkası olmazdı o zamanlar. Muhtarlığın işlettiği bir kamp alanı da vardı.

4 / 23

Yemyeşil çayırların üstüne kurduğunuz çadırınız muhteşem bir manzaraya bakardı. Elektrik direklerinin üzerinde bulunan prizlerde elektrik alırdınız. Denize nazır akşamüzeri saçınızı bile kurutabilirdiniz. Kamp ortamında böyle bir şey lüks tabi. Duş alacak yerler vardı. Küçük bir çeşmesi bile vardı. Çok düşük fiyatlara gelip burada birkaç gün kafayı dinlerdiniz.

5 / 23

Şimdilerde bu anlattığım şeyler yok. Sahil kısmına arabayla geçiş yasak. Arabaları dışarıda bırakıyorsunuz ve yürüyorsunuz. Çardak yapmışlar şimdilerde. Bir restoran da var. Mevsim itibariyle şimdilerde açık değil. Sezon da açık olur tahminimce.

6 / 23

Yeşim Camping bu sahilin girişinde bulunuyor. 30 lira tam gün araç bırakmak. Karavanla da gelebiliyorsunuz.

7 / 23

Küçük tatlı ahşap bungalovları vardır buranın ama pahalıdır. Seneler önce gelip kalmıştım.

8 / 23

Arkadaşlarımı alıp Akçakese yollarına düşüyoruz. İstanbul Şile arası bir buçuk saat arası... Bu tabi İstanbul trafiğiyle doğru orantılı. Sahilde alışveriş yapılacak bir yer yok. Eskiden yol köylerden geçerdi ve biz tarladan toplanmış taze sebze meyve alırdık ama artık yol üstündeki marketlerden alabiliriz. Sezon da açılmadığı için o marketlerde bir şeyler bulamayabiliriz.

9 / 23

En son seçenekte sahile inmeden Akçakese köyünden alışveriş yapmak. Biz İstanbul çıkışında alışveriş için duruyoruz. Sahilde mangal yapmayı planlıyoruz ve işimizi şansa bırakmadan alışverişi hemen yapıyoruz. Hiç birimiz kahvaltı etmedi. En sevdiğim yol üstündeki herkesin bildiği Şile gözlemecileri.

10 / 23

Bu yol motorcu rotası da olduğu için eskiden beri gittiğimiz Hanım Ağa'da mola veriyoruz. Ispanaklı kaşarlıyı tavsiye ederim. Tatil günü olduğu için İstanbul'un bir kısmı Şile’deki bu gözlemecilerde kahvaltı etmek için akın etmiş durumda. Çok kalabalık. Ben her zaman olduğu gibi mutfakta alıyorum soluğu.

11 / 23

Önce gözlemeler yapılırken biraz sohbet biraz yardımla hızlı hazırlanmalarını sağlayıp pişen gözlemeleri kapıp arkadaşlarımın yanına dönüyorum. Çay istemek bile sorun bu kalabalıkta. Normal zamanlarında burada kuymak yemenizi öneririm. Gerçekten çok güzel yapıyorlar.

12 / 23

Bir hayli geç çıkmamıza rağmen öğlen saatlerinde Akçakese’ye ulaşıyoruz. Köyden sahile kıvrıla kıvrıla inerken yemyeşil doğa ve ağaçlar bize eşlik ediyor. ‘Hey gidi Karadeniz’ türküsünü dinleyerek yol alıyoruz. Gerçekten yol müthiş.

13 / 23

Sahile kadar indikten sonra arabayı yola bırakıyoruz. Geri kalan yolu yürümek zorundayız. Arabadan çantalarımızı sandalyelerimizi alıp sahile çıkıyoruz. İşte eski sevgili en güzel haliyle karşımda. Kimseciklerde yok. Havanın bulutlu olmasının da faydası sanırım. Sahile çıkan yolda kocaman bir kaya var. Onun oradan plaja iniyoruz. Kumlar sıcacık. Sonunda kış bitti ve biz sıcacık kumlara ayak basabiliyoruz.

14 / 23

Öyle güzel bir manzarası var ki, her seferinde olduğu gibi bu seferde ilk kez gelmiş gibi hissediyorum yine. Karış karış denizin altını bilirim buranın. Denizin ortasındaki kayalıkların altında bir su altı tüneli vardır mesela. Bir taraftan dalıp diğer taraftan çıkabilirsiniz. Normalde altın kumları olan plajda denizin ilk girişi taşlık sonrası yine kum olarak devam eder. Karadeniz burası. Ne zaman hırçın dalgaları olacağını bilemezsiniz. Oldukça uzun bir sahil… Pek çok klip, film ve reklam çekimine ev sahipliği yaptı burası.

15 / 23

Birkaç tanesine de bizzat şahit olmuşluğum var. Eskiden olduğu gibi sezonda pek buraya gelemiyorum kalabalıktan ama hâlâ hafta içi oldukça az insan oluyor. Karşı tepelere de bir site yapmışlar. Eskiden onlar da yoktu ama dünya değişiyor. Buranın o eski halleri de mazide kaldı ama hâlâ inanılmaz şekilde 25 yıl öncesiyle aynı. Bu yazıyı yazmakta ve yer göstermekte oldukça tereddüt ettim aslında. Burası benim en eski sevdam, tutkum. Buraya yerleşmeyi bir aralar çok istemiştim.

16 / 23

Havanın bulutları biraz aralanınca kendimizi sulara atıyoruz. Biraz soğuk olabilir ama bu beni durduramayacak. Yaz aylarında olduğu gibi uzun uzun yüzemedim ama tuzlu suya kavuştuk yine de.

17 / 23

Biraz güneş, biraz deniz, biraz muhabbet, biraz müzik ve arınan bir ruh… Mutlu bir kafa… Birkaç insan da sağa sola serpiştirdi kendini. Komple yalnızlığı sevmiyoruz zaten. Uzun plajda yürüyüş çok keyifli geliyor. Böyle zamanlar gözüm hep yerlerde oluyor.

18 / 23

Kıştan yeni çıkmış bir sahil size çok güzel deniz kabukları, tahta parçaları verebilir. Tüm sahili bir boydan bir boya yürüyoruz. Fotoğraf çekmek öyle keyifli ki… Sahilin en tepesine çıkan merdivenlerden tırmanıyoruz.

19 / 23

Sahile kuşbaşı bakmak çok güzel olacak. Günü bu şekilde batırmayı planlıyoruz.

20 / 23

Çok fazla konuşmaya gerek yok. Sessizlik, dalgaların sesi, yüzümüze çarpan ılık rüzgâr ve dost muhabbeti yetiyor bize.

21 / 23

Birkaç tane de gelin geliyor. Fotoğraf çekimi için burayı seçmişler. Arka fon güzel kayalıklarıyla Uzakdoğu izlenimi veriyor. Akşam olmaya başladı ve biz çok acıktık. Gidip arabadaki malzemeleri taşıma ve mangal için hazırlıklara başlamak lazım. Denize dökülen bir de çay var burada. Tam orada oturduğumuz için getirdiklerimizi yıkamak da çok kolay oluyor. Plajdaki bu kuytu yer de ateşi yakmaya uğraşıyoruz. Ateş yakmak ıslak çıra ve kömürle pek kolay olmuyor. İki kadın koca sahilde tek başımızayız. Arada gelip geçen gelinlerle şakalaşıyoruz.

22 / 23

Çıralar yanmayınca sahilden topladığımız tahta parçaları imdadımıza yetişiyor. Hayatımızın ilk bir başına mangalıyla baş başayız. Mangalı biraz erkek işi olarak görmüşüz hep. Pek ilgilenmemişiz ama biz güçlü kadınlarız.

23 / 23

Tabi ki, yaktık o ateşi ve tabi ki çok lezzetli etler pişirdik. Mantarımız bile vardı. Öyle güzel bir kor var ki... Dalga sesleri, tepemizde dolunay ve Cem Karaca'nın sesiyle saatin farkına bile varmamışız. Saat gece 10 olmuş. Hızlı bir şekilde toparlanıp aklım burada kalarak ayrılıyorum sığınağımdan. Siz de rotanızı bir hafta sonu buraya çevirmeyi ihmal etmeyin… Daha detaylı bilgiye www.nerdesinbahar.com adresinden ulaşabilirsiniz.

Güncelleme Tarihi: 30 Mayıs 2018, 12:20
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER