Pandemi süreci çocuklarda psikolojik sorunlara yol açabilir

Bütün dünyayı etkisi bölge ve yaşam alışkanlıklarında da köklü değişikliklere niçin olan korona virüs sürecinde zorlananların başında çocuklar geliyor.

Pandemi süreci çocuklarda psikolojik sorunlara yol açabilir

Bütün dünyayı etkisi bölge ve yaşam alışkanlıklarında da köklü değişikliklere niçin olan korona virüs sürecinde zorlananların başında çocuklar geliyor. Korona virüse aleyhinde yaşanan olumlu gelişmeler kapsamında geçilen kontrollü normalleşme sürecinde çocuklara verilen sokağa çıkma izninde tedbiri elden bırakmamak gerekiyor. Korona virüs tedbirleri zarfında uygulanması gereken sosyal aktivite kısıtı, maske, eldiven, dezenfektan kullanımı ve sosyal uzaklık ise çocuklar için zorluklar oluşturabiliyor. Bu süreci sağlıklı yönetmek, korona virüs pandemisini çocuklara göre açıklamak ve yeni normalde onlarla gerek evde, gerek açık havada kaliteli vakit aşmak ise fazla önemli.

Pandemi sürecinde çocukların yaşayabileceği sıkıntılar hakkında bilgi veren Ankara Keçiören Eğitim ve Araştırma Hastanesi Psikologlarından Uzm. Psikolog Nedim Yüksel Çakır, bu süreçte çocuklara nasıl yakınlaşmak gerektiğine ilişkin açıklamalarda bulundu. Çocukların bu süreçte kayıtsız kaldığı takdirde kaygı bozuklukları, depresyon, tavır problemleri yaşayabileceğini aktaran Çakır, onlara gereklilik duydukları desteğin sağlanması halinde bu şiddet süreçten daimi zarar almadan, diğer taraftan daimi olarak güçlenerek çıkma fırsatı bulabileceklerini belirtti. Yeni adi ile birlikte herkesin düzeninin değiştiğine uyarı çeken Çakır, “Ebeveynler veya bakım verenler çevrelerindeki bu değişiklere adapte olabildiklerini hissediyor ve kendilerini maddesel ve ruhsal olarak güvende, sağlıklı hissediyorlarsa çocuklarına destek olma sürecini daha dinç ve sürdürülebilir bir şekilde yönetebilir, çocukların yaşına tarafından bu süreci nasıl yöneticilik edeceğini belirleyebilirler. Oysa ebeveyn ya da bakım verenler bu süreçte kendileri zorlanıyorsa, vesvese, panik, nefret, uyku/iştah problemleri, yoğun duygulanımlar yaşıyorsa, kendilerini güvende ve dinç hissetmiyorlarsa, ilk olarak kendileri için sosyal ve profesyonel takviye almaları çok önemli. Çünkü kendileri yeterince iyi olamadan, diğer birine veya çocuklarına iyi gelmeleri fazla zordur ve sürdürülebilir değildir” dedi.

Ebeveynlere tavsiyelerde bulunan Çakır, “Daha fazla sabırlı ve şefkatli davranın. Doğal konut yaşantınızı bozmayacak şekilde çocuğunuzu gözlemleyin. Rutinler değiştiğinde çocukların uyku düzenleri, yemek/tuvalet alışkanlıkları, nefret/kaygı düzeyleri, hareketlilikleri, ebeveynden beklentileri, duygu/davranışları değişim gösterebilir. Bunlar çocuğun daha pozitif desteğe ihtiyaç duyduğunun belirtisi olabilir. Bir süre odağınızı bu konuya verip doğal ebeveynlik becerilerinizi kullanın, sınırlarınız dahilinde daha fazla sabırlı ve şefkatli olmaya çalışın. Bir yanlamasına da almakta olduğunuz maske takmak, hijyene özen göstermek ve sosyal mesafeyi gözetmek gibi önlemleri resimler çizerek, birlikte skeçler oynayarak, merak ettiklerini sormalarına müsade vererek anlatın. Birlikte uyaklı/kafiyesiz şarkılar uydurun. Kendinizin ve çocuğunuzun güvende olması için her türlü önlemi aldığınızı, onları korumak için her durumda elinizden geleni yapacağınızı belirtin. her zaman duygu ve düşüncelerini konuşmak için size gelebileceğini dile getirin. 2-3 yaş altı çocuklar için eski rutinlerinizi olabildiğince koruyun. Çocuğunuzun güvenlik hissini pekiştiren oyunlar oynayın. Örneğin, isimlerinizi ve içinde bulunduğunuz süreci konu kalan kafiyeli kafiyesiz şarkılar uydurun. Sözlere birlikte karar verin, melodisini birlikte bulun ve her gün söyleyin” diye konuştu.

“İletişim içindeyken sakinliğinizi korumaya çaba edin”
Çakır, yetişkinler ve çocuklar arasında farklar olduğuna göze çarpan ederek, “Yetişkinler hayatlarını duygusal veya fiziksel olarak korkutma eden bir işlem aleyhinde savaş, kaç veya donma tepkisi verirler. Çocuklar ise güç duygularla' bağlanarak' baş ederler. Çocuğun bağlanma figürü ebeveyni/bakım verenidir. Çocuklar ebeveyni ile birlikte sakinleşir. Bunun için ebeveynin de ağırbaşlı, sükûnet içinde olması önemlidir. Ebeveyn çocuk için tehlikesiz bir bağlanma figürü olamıyorsa, çocuk onun için sağlıksız olan lakin onu rahatlatan şeylerle karşı bono geliştirebilir (televizyon, video oyunları vb.) Çocuğunuz için güvenli ve sürekliliği olan bir figür olmaya çaba edin” şeklinde konuştu.

Öbür aktivitelerin bu süreçte çocuklar için yararlı olacağına uyarı çeken Çakır, “İçinden geçmekte olduğumuz travmatik sürecin panzehri dayanıklılık ve farklılıktır. Bu hislerin ortaya çıkabileceği etkinlik ve oyunlara yönelin. Sanatsal faaliyetler, çocuğun yaşına uygun somut aktiviteler bu hisleri pekiştirecektir. Dans, ritim, şarkı, hareket çocukların asap sistemini düzenler, olumsuz biriken enerjilerini atmalarını sağlar. Bunu birlikte yapmak hem kendiniz için, hem çocuğunuz için faydasını kat kat artırır. Çocuklar, oyunla ve kahkahayla bağlarını kuvvetlendirirler. Birlikte kahkahalar atın. İçinde birlikte gülümsemek olduğu sürece ne oynadığınızın bir önemi yoktur. Çocuğunuzun her zaman mutlu olması gerektiği beklentisine girmeyin ve çocuğunuza da bu beklentiyi yansıtmayın. Sıkılmak da, üzülmek de, öfkelenmek de mutlu olmak kadar doğal duygulardır. Çocuğun güzel hissettiren duygular dek, nahoş hissettiren duyguları da yaşaması, bu hisleri konuşabileceği bir alanı olması, o alanda ebeveyninin şefkatini ve çabasızca orada kaldığını hissetmesi duygu kapasitesini genişletecektir” ifadelerini kullandı.

Covid-19 salgınının travmatik bir yaşam olayı olarak değerlendirildiğinden işlem içerisi ya da ardından stres bozukluğu, buhran ve kaygı bozuklukları gibi psikiyatrik hastalıkların yaşlılarda da çıkabileceğini hatırlatan Çakır, şu ifadeleri kaydetti:

“Yaşlı ve hasta bireylerin yürümekte zorluk çeken veya kronik hastalıkları bulunan bireylerin yalnız bir şekilde yok yanlarına refakatçi olacak şekilde dışarı çıkmaları gerekir. Olacak herhangi bir probleme ve ya duruma karşı asistan olacak bir yakını yanına olmalıdır.bununla beraber uzun zaman evde kalmaktan kaynaklanan durağanlık sebebiyle sokağa çıkmaya başlayınca uzunca yürüyüşler ve saatlerce haricen kalma yerine vücudu ve kendilerini yormadan kısa ve yeterli sürede dışarda olması ve eğer kronik hastalığı olan bir birey ise kullandıkları ilaçları mutlaka yanında bulundurmalıdır. Mümkünse toplu taşıtlardan epeyce uzaktan olmaları gerekmektedir. başkaca uyarı edilmesi gereken hususlar gerçekten bütün insanımızın uyarı etmesi gereken kayda değer kurallardır. Topluluk ortamlardan uzaklaşmaları gerekmektedir. Ağızlarını ve burunlarını iyice kaplayan maske takmalıdırlar. Sosyal mesafeye uyarı etmeli ve hijyen kurallarına itina göstermelidirler.''

Neşra Durmaz

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER