Cüneyt Arkın’ın Münir Özkul anısı: ‘Ben nasıl bir hayvanım ancak…’

Yeşilçam'ın artist isimlerinden Cüneyt Arkın, set anılarını sosyal ağ hesabında takipçileri ile paylaştı.

Cüneyt Arkın’ın Münir Özkul anısı: ‘Ben nasıl bir hayvanım ancak…’

Yeşilçam'ın artist isimlerinden Cüneyt Arkın, set anılarını sosyal ağ hesabında takipçileri ile paylaştı. Arkın bir film setinde Münir Özkul ile arasında geçen bir sohbeti aktardı.

Instagram hesabı üzerinden takipçileriyle etkileşim içerisinde olan Cüneyt Arkın, hesabından paylaştığı videolarla olduğu değin anlattığı anılarıyla da alkış topluyor. Arkın, eski fotoğrafların paylaşıldığı perşembe gününde takipçilerini Gönül Yazan’la oynadığı bir film setine götürdü ve burada artist oyuncu Münir Özkul ile arasında geçen bir sohbeti takipçileriyle paylaştı.

İşte Cüneyt Arkın’ın o satırları:

*Filmde ben yoksul bir gençtim. Gönül Yazar zengin bir kızı oynuyordu. Kırmızı, spor, üstü açık bir arabası vardı. Film çekimleri dışarıda beni yanına oturtur, gezerdik. Sinema oyunculuğuna yeni başlamıştım. Aldığım üç beş kuruşla, borçlarımı kapattığımdan, fiilen filmde olduğum gibi hayatta da yoksuldum. Genç, güzel, şöhretli bir bayan yanımda kırmızı spor araba altımda bir hayali yaşıyordum. Tahta kulübenin önünde Gönül Yazan'la bir sahnemiz vardı.

*Münir ve Tanju da tasa ortaklarımızdı. Sahne, Gönül Yazan'ın ısrarlı sorunlarıyla başlıyordu. Ben az konuşan, asla kendini açık etmeyen bir kişiliktim. Ama bir yerde Gönül Yazar öylesine can evimden vuruyordu ki, ister istemez yaralı yüreğimi sonuna kadar açtım.

*O, lahza aylarca süren bostan bekçiliğinde yaşadığım korkunç, yalnızlık, dost köpeklerim, vefalı sıpam, katiyen genç kızlıklarını yaşayamayan ablalarım, elleri nasırlı anam, kamburu çıkmış babam. Açlıklarımız, toprağı kazıp çıkardığımız acı köklerle karnımızı doyurmaya çalışmalarımız, cehalet, yoksulluk, çaresizlik, açlık işte bunları bir bir yaşayarak konuşmaya başladım.

*Senaryodan çıkmış bundan böyle düpedüz kendimi anlatıyordum. Çıt yoktu. Set etkilenmişti. Gözyaşlarımı silip sustum. Kamera da sustu. Münir Özkul bir acayip kalktı, içeri girdi. Onu takip ettim. Pencere kıyısına oturmuştu. Yüzünde deniz vardı. Ağlıyordu. Yanına oturdum. Elini tuttum.

*Öbür eliyle beni sardı. ‘Kardeşim' dedi. ‘Sen ne korkunç acılar çekmişsin, nasıl dayandın, nasıl yaşayabildin. Ben nasıl bir hayvanım ki, birazcık olsun sezmedim.' Başımı omuzuna koydum. Çocuğuna yaptığı gibi, kocaman bir merhametle, usul usul saçlarımı okşadı…”

Son güncelleme: 14:05 - 11.06.2020
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER