Bilim insanları COVİD-19 salgının normalleşme sürecinde içme suyu kaynağı olan göllerin daha dikkatli kullanılması, kirletilmemesi gerektiğine dikkat çekti.
Göller ve tatlısu kaynakları konusunda araştırmalarıyla tanınan Dr. Öğ. Üyesi Erol Kesici konuyla ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi’nin raporunda COVİD-19'un su ve atık sularda birkaç saat, hatta birkaç gün canlı olarak kalabildiğini belirttiğini andıran Kesici, “Tarım ve Orman Bakanlığı Su Yönetimi Genel Müdürlüğü de; hazırladıkları raporda, “Corona virüs türlerinin parçalanmış halde musluk suyunda 10 gün, atık sularda ise 100 gün yaşayabildiğine ilişkin korkutan ayrıntılara yer vermişti” diyerek içme suyu kaynaklarını gündeme getirdi.
“PLAJLAR KAPATILMALI”
Kesici, bilim kurulu uzmanlarının çeşmeden akan sularının klorlaması sebebiyle virüsün klorlu suda yaşamadığını, havuz sularının klorlanmasına rağmen tehlikeli olabileceği konusunda çok ciddi uyarılarda bulunduklarını açıklama etti.
Kesici, sözlerini şöyle sürdürdü:
* Bütün bu açıklamalara tarafından Eğirdir- Beyşehir Gölü gibi göllerimizi dezenfekte edemeyecek, klorlayamayacağımıza göre; içme –yararlanma suyu olarak kullandığımız göller plaj olarak da kullanılmamalı.
* Göl etrafındaki bütün plajlar kapatılmalı. Salgında göle, ırk parmaklarını bile sokmamalı. Göle girmek; sağlığımızdan, virüsün sular vasıtasıyla bulaşmasından fazla önemli olmasa gerek.
Foto: Sözcü / Dr. Öğ. Üyesi Erol Kesici.
“İÇTİĞİMİZ SUDA YIKANMAMALI”
Sadece corona virüsünün değil, diğer virüslerin de içme sularına karışarak salgınlara niçin olabileceğini söyleyen Dr. Kesici şunları söyledi:
* İnsanların sabunuyla, şampuanıyla içme suyu kaynağı olan göle girip yıkanmaları, teftiş altına almadıkları, ter, ağız burun salgısı, idrar gibi akıntılarını bırakmaları içme sularını kirletiyor.
* Tatlı suların bu tür salgıları tolere etme güçleri yoktur. Bünyesinde yer alan öteki mikroorganizmalarla kirliliğin, bulaşının artmasına ve yayılmasına niçin olabilir.
